Cumartesi 11 Şevval 1445 - 20 Nisan 2024
Türkçe

Ömer b. Hattab'ın -Allah ondan râzı olsun- içki içtiğine dâir Râfızîlerin iftiraları

Soru

Ehl-i sünnet ve'l-cemaat kitaplarında mü'minlerin emiri Ömer b. Hattab'ın -Allah ondan râzı olsun- müslüman olduktan sonra bile içki içtiğine dâir bir olay var mıdır? Oysa bu, bizim kitaplarımızda mevcuttur.Çünkü kendileriyle tartıştığım bazı şiâ mensubu kimseler, bana bunu zikrettiler.Fakat ben onlara nasıl cevap vereceğimi bilemedim.

Cevap metni

Allah’a hamd olsun.

Cevap:

Hamd, yalnızca Allah'adır.

Bu itham ve suçlama, yalan ve iftiradır. Bilindiği üzere hiçbir müslümanın, ortada apaçık bir delil olmadan bir müslümanı, bir günahla itham etmesi câiz değildir.

Ortada hiçbir delil olmadan insanları itham etmek büyük bir günah ise, Ömer -Allah ondan râzı olsun- gibi bir insanı itham etmenin günahı nice olur?

Faruk lakaplı Ömer -Allah ondan râzı olsun-, müslüman olduğundan beri içkiye savaş açmış birisidir. Zirâ henüz içki haram kılınmadan önce içkinin tehlikesi onun zihnini meşgul etmişti.

Nitekim Ömer b. Hattab'tan -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:

لَمَّا نَزَلَ تَحْرِيمُ الْخَمْرِ قَالَ عُمَرُ: اللَّهُمَّ بَيِّنْ لَنَا فِي الْخَمْرِ بَيَانًا شِفَاءً ، فَنَزَلَتِ الْآيَةُ الَّتِي فِي الْبَقَرَةِ : يَسْأَلُونَكَ عَنِ الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِ قُلْ فِيهِمَا إِثْمٌ كَبِيرٌ ، قَالَ : فَدُعِيَ عُمَرُ فَقُرِئَتْ عَلَيْهِ، قَالَ: اللَّهُمَّ بَيِّنْ لَنَا فِي الْخَمْرِ بَيَانًا شِفَاءً ، فَنَزَلَتِ الْآيَةُ الَّتِي فِي النِّسَاءِ: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَقْرَبُوا الصَّلَاةَ وَأَنْتُمْ سُكَارَى، فَكَانَ مُنَادِي رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا أُقِيمَتِ الصَّلَاةُ يُنَادِي: أَلَا لَا يَقْرَبَنَّ الصَّلَاةَ سَكْرَانُ ، فَدُعِيَ عُمَرُ فَقُرِئَتْ عَلَيْهِ ، فَقَالَ: اللَّهُمَّ بَيِّنْ لَنَا فِي الْخَمْرِ بَيَانًا شِفَاءً، فَنَزَلَتْ هَذِهِ الْآيَةُ: فَهَلْ أَنْتُمْ مُنْتَهُونَ، قَالَ عُمَرُ : انْتَهَيْنَا. [ رواه أبو داود ]

 "İçkinin haram kılınmasıyla ilgili âyet inince Ömer şöyle dedi:

-Allahım! Bize içki hususunda doyurucu bir haber beyan et.

Bunun üzerine Bakara sûresindeki şu âyet indi:

'Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: Onlarda hem büyük günah, hem insanlar için (bazı) yararlar vardır. Fakat günahları yararlarından daha büyüktür.'[1]

Ardından Ömer çağırıldı ve inen âyet ona okundu.

Ömer: 'Allahım, bize içki hususunda doyurucu bir haber beyan et' dedi.

Bunun üzerine Nisâ sûresindeki şu âyet indi:

'Ey îmân edenler! Sarhoş iken namaza yaklaşmayın.'[2]

(Nisâ sûresi: 43. âyet indikten sonra) Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in nidâcısı namaz kılınmaya başlandığı zaman şöyle seslenirdi:

-Dikkat edin! Hiçbir sarhoş kesinlikle namaza yaklaşmasın!

Ardından Ömer çağırıldı ve inen âyet ona okundu.

Ömer: 'Allahım, bize içki hususunda doyurucu bir haber beyan et' dedi.

Bunun üzerine şu âyetler indi:

'Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar ve fal okları, ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.Şeytan, içki ve kumar­da ancak aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık siz (hepiniz) vazgeçtiniz değil mi?"[3]

Bunun üzerine Ömer şöyle dedi:

-Vazgeçtik."[4]

Ayrıca Ömer b. Hattab -Allah ondan râzı olsun- halife olduktan sonra insanları içkiden sakındırma ve onun hükmünü beyan etme işine çok önem vermiştir.

Nitekim İbn-i Ömer'den -Allah ondan ve babasından râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:

سَمِعْتُ عُمَرَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ عَلَى مِنْبَرِ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، يَقُولُ: أَمَّا بَعْدُ، أَيُّهَا النَّاسُ! إِنَّهُ نَزَلَ تَحْرِيمُ الخَمْرِ، وَهْيَ مِنْ خَمْسَةٍ مِنَ العِنَبِ وَالتَّمْرِ وَالعَسَلِ وَالحِنْطَةِ وَالشَّعِيرِ، وَالخَمْرُ مَا خَامَرَ العَقْلَ. [رواه البخاري ومسلم]

"Ömer'i -Allah ondan râzı olsun-, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in minberinin üzerinde şöyle derken işittim:

-Ey İnsanlar! İçkinin haramlığı indi, o beşşeydendir: Üzüm, hurma, bal, buğday ve arpa. İçki, aklı örten şeydir."[5]

Yine Ömer b. Hattab -Allah ondan râzı olsun- halife olduktan sonra içki içmenin cezasının tayin edilmesine de önem vermiştir. Nitekim bu konuda açık bir nas (Kur'an ve sünnetten delil) bulamayınca bu konuda sahâbenin ileri gelenleriyle istişare etmiştir.

Nitekim Enes b. Mâlik'ten -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:

أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أُتِيَ بِرَجُلٍ قَدْ شَرِبَ الْخَمْرَ، فَجَلَدَهُ بِجَرِيدَتَيْنِ نَحْوَ أَرْبَعِينَ ، قَالَ : وَفَعَلَهُ أَبُو بَكْرٍ، فَلَمَّا كَانَ عُمَرُ اسْتَشَارَ النَّاسَ، فَقَالَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ: أَخَفَّ الْحُدُودِ ؛ ثَمَانِينَ . فَأَمَرَ بِهِ عُمَرُ. [رواه مسلم]

"Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'e, içki içmiş bir adam getirildi. Bunun üzerine Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- ona iki hurma değneği ile kırka yakın vurdu.

Enes dedi ki:

-Ebu Bekir de böyle yaptı (içki içen hakkındaki bu had cezasını uyguladı).

Ömer (bu konuda) insanlara (sahâbeye, içki içenin had cezası nasıl olmalıdır? diye) danışınca Abdurrahman (b. Avf) ona şöyle dedi:

-Had cezalarının en azı, seksen celdedir."[6]

İnsan tabiatında bir kimsenin, müslüman bir toplumu içkiden kurtarmaya önem verirken kendisinin de ölünceye kadar bu yol üzere bulunmaya devam etmesi, sonra da içki içme konusunda gevşek davranması, hiç akıl kârı mıdır?

Râfızîlerin bu iftirasını hiç garipsemedik. Zirâ onlar buna alışkındırlar.

Nitekim Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye -Allah ona rahmet etsin- onlar hakkında şöyle demiştir:

"Râfızîler, İslâm ümmetinin tartışmasız en yalancı tâifesidir."[7]

Hiçbir hadis ve eser kitaplarında Ömer b. Hattab'ın -Allah ondan râzı olsun- içki içtiğine dâir bir şey yoktur. Hatta bu konuda en fazla söylenebilecek şey; onun sadece nebiz[8] (şıra) içtiğidir. Öyle ki onun vefatı kıssasında doktoru kendisine nebiz içirmişti.

İçki için nebiz denildiği gibi, suyun tatlanması için içerisine hurma veya kuru üzüm konulduktan sonra içki haline gelmeden önce içilen suya da nebiz denilir. İşte Ömer b. Hattab'ın -Allah ondan râzı olsun- içtiği nebiz, bu ikincisidir. Rasûlulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- de bu nebizi içerdi. Âlimler bu nebizin câiz olduğunda ittifak etmişlerdir.

Nitekim İbn-i Abbas'tan -Allah ondan ve babasından râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:

قَدِمَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَلَى رَاحِلَتِهِ وَخَلْفَهُ أُسَامَةُ، فَاسْتَسْقَى، فَأَتَيْنَاهُ بِإِنَاءٍ مِنْ نَبِيذٍ: فَشَرِبَ وَسَقَى فَضْلَهُ أُسَامَةَ، وَقَالَ: أَحْسَنْتُمْ وَأَجْمَلْتُمْ ، كَذَا فَاصْنَعُوا. [رواه مسلم]

"Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- bir gün devesine binmiş, arkasına da Üsâme’yi almıştı. Bir ara su isteyince kendisine içinde nebiz bulunan bir kap verdik, o da içti ve kalanını da Üsâme’ye verdi.

Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- onu içtükten sonra şöyle buyurdu:

-İyi yapmışsınız, çok güzel, işte böyle yapın!"[9]

İmam Nevevî -Allah ona rahmet etsin- hadisin şerhinde şöyle demiştir:

"Bu nebiz, kuru üzüm veya başkası ile tatlandırılmış, tadı hoş olup sarhoşluk vermeyen sudur. Uzun süre kaldığı zaman sarhoşluk verir ki bu takdirde haram olur."[10]

İmam Nevevî -Allah ona rahmet etsin- yine şöyle demiştir:

"Tatlı olduğu, tadı değişmediği ve sirke hâline dönüşmediği sürece nebizi içmek câizdir. Bu, ümmetin icmâsıyla câizdir."[11]

Ömer b. Hattab'ın -Allah ondan râzı olsun- fazîleti, dîninin kuvvetli oluşu ve onun, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- ve Ebu Bekir'den -Allah ondan râzı olsun- sonra ümmetin en fazîletlisi olduğu konusunda onlarca hadisten yüz çeviren ve bu hadisleri görmezden gelen kimsenin hâli, şaşılacak bir durumdur. Sahâbe bunun üzerinde ittifak ettiler. Ali -Allah ondan râzı olsun- buna şâhitlik edip Kufe'de minberde bunu ilan etti. Sonra bunu söyleyen kimse, bütün bunları bırakıp da fazîleti apaçık sâbit olan Ömer hakkında başka muhtemel anlamlı lafız olan nebiz ile onu karalamaya ve lekelemeye çalışıyor. Halbuki bu yol, kalplerinde eğrilik olanların yoludur.

Nitekim Allah Teâlâ onlar hakkında şöyle buyurmuştur:

... فَأَمَّا الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ زَيْغٌ فَيَتَّبِعُونَ مَا تَشَابَهَ مِنْهُ... [ سورة آل عمران الآية: 7]

"Kalplerinde bir eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için müteşâbih âyetlerinin ardına düşerler."[12]

Allah Teâlâ en iyi bilendir.



[1] Bakara Sûresi:219

[2] Nisâ Sûresi:43

[3] Mâide Sûresi:90-91

[4] Ebu Davud, hadis no: 3670

[5] Buhârî, hadis no: 4619. Müslim, hadis no: 3032

[6] Müslim, hadis no: 1706

(Allah -azze ve celle-'nin kitabında emrettiği had cezaları şöyledir:

Zina eden bekâr erkek veya kadının had cezası, seksen celdedir.

Hırsızın had cezası, sağ elinin bilekten kesilmesidir.

İffetli kadına zina isnadında bulunmanın cezası, seksen celdedir ki, had cezalarının en hafifi budur. Çeviren)

[7] Mecmû Fetâvâ İbn-i Teymiyye, c: 27, s: 125

[8] Nebiz: Kuru üzüm, hurma, bal, arpa ve buğday gibi şeylerin suda bekletilerek onu tatlandırması yolu ile elde edilen bir içki çeşididir. Sarhoş etsin veya etmesin aynı adla anılır. Nitekim nebize şarap (hamr) dendiği gibi, üzüm suyundan elde edilen şaraba da nebiz denmektedir.(İbnül-Esir,
en-Nihâye fî Ğarîbil-Hadis, 5, 8).

[9] Müslim, hadis no: 1316

[10] Sahih-i Müslim Şerhi, c: 9, s: 64

[11] Sahih-i Müslim Şerhi, c: 13, s: 174

[12] Âl-i İmran Sûresi: 7

Kaynak: İslam Soru-Cevap Sitesi