Allah’ın izniyle İslam Soru ve Cevap sitesi’nin İslam ve Müslümanlara hizmeti devam ettirebilmesi için Lütfen cömertçe siteye destek olalım.
Allah’a hamd olsun.
Hamd, Allah Teâlâ'yadır.Nişan veya evlilik sırasında yüzük takmak, eski bir gelenek olup hıristiyanların yapageldikleri taklitlerindendir.Üzülerek ifâde etmek gerekirse bu gelenek, müslümanlar arasında da yaygın bir hâle gelmiştir. Bu gelenek, yüzüğün, karı-kocanın birbirine sevgi beslemesine vesile olduğuna, birbirine bağlı kaldığına, yüzüğü çıkarmanın veya yerini değiştirmenin uğursuzluk getirdiğine inanmak gibi, birtakım bâtıl ve bozuk inançları beraberinde getirmektedir.
Değerli âlim Atiyye Sakr -Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyle demiştir:
"Nişan veya evlilik yüzüğünün, binlerce yıl öncesine dayanan bir geçmişi vardır. Denildiğine göre bu yüzüğü ilk çıkaranlar, Firavunlardır. Daha sonra Greklerde (Yunanlılarda) ortaya çıkmıştır.
Yine denildiğine göre, eski bir gelenekten alınma olup buna göre kız, elini, gencin eline koyar, damat ve gelin, kızın babasının evinden çıkarken demirden bir prangayla elleri bağlanır.Sonra damat atına biner, gelin de elinde bu pranga olduğu halde kocasının evine ulaşıncaya kadar onun arkasından yaya olarak yürür.İki ev arasındaki mesafe kimi zaman uzayabilir.Daha sonra yüzük geleneği, bütün dünyada taklit edilen bir gelenek haline gelmiştir.
Nişan yüzüğü, Greklerden alınan inanç gereği, genellikle sol elin serçe parmağı ile orta parmağı arasındaki parmağa (yüzük parmağına) takılır. Bu inanca göre, kalp damarı bu parmaktan geçmektedir. Milletler içerisinde bu geleneğe en çok düşkün olan topluluk, İngilizlerdir.
Yine denildiğine göre nişan geleneği, bir hıristiyan taklididir.
Müslümanlar da, -ona götüren sebepler bir tarafa-, bu geleneği onlardan alıp kız ve erkek tarafından bu nişan yüzüğünün takılmasına gayret etmişler ve eğer kız bu yüzüğü çıkarır veya onun yerini değiştirirse, bunun uğursuzluk getirdiğine inanır hale gelmişlerdir. İslâm dîni, bütün bu davranışları asla onaylamaz."
Bir kimse, bu şekilde inanmaz, -yukarıda zikredilen şekilde parmağa takıldığı zaman- onun uğur getirdiğine veya parmaktan çıkarıldığı ya da yeri değiştirildiği zaman uğursuzluk getirdiğine inanmazsa, mekruh olmakla birlikte câizdir.
Bu yüzüğün müslümanlar arasında yaygın hâle gelmiş olması, onu, haram olan kâfirlere benzeme dâiresinden çıkarmıştır.
Değerli âlim Muhammed b. Salih el-Useymîn -Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyle demiştir:
"Nişan yüzüğü (dible), erkeğin, eşine hediye ettiği yüzükten ibâret bir yüzüktür. Kimi insan, evlenmek istediği veya evleneceği kadına taktığı yüzüktür. Bu gelenek, daha önce bizde bilinen ve tanınan bir gelenek değil idi. Değerli âlim Elbânî'nin -Allah ona rahmet etsin- zikrettiğine göre o şöyle demiştir: 'Bu gelenek, hıristiyanlardan alınmıştır. Bu geleneğe göre, karı ile koca kilisedeki papazın (râhibin) huzuruna getirilir, papaz da kadının yüzük parmağı ile serçe ve orta parmağına yüzük takar.Ancak ben bunun nasıl gerçekleştiğini bilmiyorum. Denildiğine göre, bu yüzük hıristiyanlardan alınmadır. Fakat bizden (müslümanlardan) başkasına benzemememiz için, bunu terketmek (kullanmamak), daha yerinde olur.
Buna ilâve olarak bazı insanlar, bu yüzükte bazı şeylere inanmaktadırlar. Buna göre erkek, karısına vermek istediği yüzüğün üzerine kendi adını yazdırır, kadın da kocasının eline takacağı yüzüğün üzerine kendi adını yazdırır, üzerinde karısının adı yazılı bulunan yüzük kocanın elinde ve üzerinde kocasının adı yazılı bulunan yüzük de kadının elinde olduğu sürece, birbirinden ayrılmazlar (aralarında boşanma vukû bulmaz). Bu akide (inanç),şirkin bir türüdür.Bu, bazı insanların, kadını kocasına, kocasını da karısına sevdirdiğini iddiâ ettikleri muhabbet muskalarındandır (tivele'dir.) Bu yüzük, bu inanç ve akideyle haramdır.
Günümüzde nişan yüzüğü (dible) iki şeyi içermektedir:
Birincisi: Bu yüzük, hıristiyanlardan alınmadır.
İkincisi: Eğer koca, kendisi ile karısı arasındaki bağa bu yüzüğün vesile olduğuna inanırsa, şirkin bir türü olur. Bu sebepten dolayı bu nişan yüzüğünün terkedilmesinin daha güzel olduğu görüşündeyiz." (Muhammed b. Salih el-Useymîn; 'Aylık Görüşme', c:1, s: 46).
Muhammed b. Salih el-Useymîn -Allah ona rahmet etsin- devamla şöyle demiştir:
"Nişan yüzüğünün takılmasının en hafif hükmü, mekruh olduğu kanaatindeyim. Çünkü gayri müslimlerden alınmadır. Buna göre her durumda müslüman insanın, bu gibi şeylerde kendisini müslüman olmayan kimseleri taklit etmekten uzak tutması gerekir. Eğer nişan yüzüğü ile birlikte -yukarıda zikredilen- bazı insanların inandıkları gibi, koca ile karısı arasındaki bağa bu yüzüğün vesile olduğuna inanılırsa, durum daha şiddetli ve büyük olur. Çünkü nişan yüzüğü, koca ile karısı arasındaki bağa hiçbir şekilde etki edemez. Oysa günümüzde nişan yüzüğünü bu inançla (kendisi ile karısı arasındaki bağa vesile olduğuna inanarak) taktığı halde kendisi ile karısı arasında ayrılık ve geçimsizlik meydana geldiği halde, nişan yüzüğü takmayanlar, fakat eşleriyle güzel geçinenler ve durumları iyi olan nice erkekler olduğunu görmekteyiz." (Muhammed b. Salih el-Useymîn; Mecmuû'l-Fetâvâ, c:18, s: 112).
Erkeğin, nişan yüzüğünü nişanlısının parmağına takması câiz değildir.Çünkü nişanlısı, kendisine namahrem (yabancı kadın) hükmündedir. Dolayısıyla onun eline dokunması ya da onunla tokalaşması câiz değildir.
Soruyu soran kardeşim, sana tavsiyemiz; bu nişan yüzüğünü takmamandır. Bunun yerine normal yüzük takabilirsin.
Allah Teâlâ en iyi bilendir.