Allah’ın izniyle İslam Soru ve Cevap sitesi’nin İslam ve Müslümanlara hizmeti devam ettirebilmesi için Lütfen cömertçe siteye destek olalım.
İmam nikahıyla ilgili araştırma yaptığım kadarıyla evlilikte; veli, iki taraftan kabul, iki şahit ve mehir olduğu takdirde şer’i olarak geçerli olduğunu öğrendim. Ancak bazı alimler şöyle dediler: Bu tür evlilik, geçerli olsa dahi kadının ve sonradan doğacak çocukların hakları zayi olduğu için haramdır. Bu görüş doğru mu? Şer’i açıdan geçerli olduğu halde aynı zamanda nasıl haram olabilir?
Şayet yukarıda bildirilen sebeplerden dolayı haram ise kadın eş nafaka, yiyecek, içecek, giyim ve barınak gibi haklardan feragat ederse; miras hakkını istemezse, çocuk doğurmak istemezse (çünkü önceki eşinden oğlu ve kızı var) bu durumda hüküm değişir mi? Bu durumda imam nikahı hem geçerli ve haram şüphesinden uzak olur mı?
Allah’a hamd olsun.
Şayet iki tarafın rızası ve kabulü, veli ve şahitlerin bulunması, mehirin belirlenmesi gibi evliliğin şartları ve rükünleri gerçekleşirse evlilik resmi olarak belgelendirilmezse dahi bu evlilik geçerlidir. Bununla birlikte zamanımızda karı, koca ve çocukların haklarını korumak için evliliği belgelendirmek vaciptir. Belgelendirme olmazsa söz konusu vacip bırakıldığı için haram işlenmiş olur. Nikah akdi geçerli olur fakat belgelendirme olmadığı için günaha girmiş olur. İşte geçerli olmasına rağmen haram olmasının anlamı budur. Ancak veli olmadan evlenmek haram olup geçerli değildir.
Şayet kadın kendi haklarından feragat etmiş ve çocuk doğurmak istemiyorsa bunlar belgelendirme vacipliğini ortadan kaldırmaz. Çünkü kadın daha sonra nikahı inkar edebilir ve kocanın hakkı zayi olur. Veya kadın ölebilir kocası miras hakkını iddia edemez. Kadın, çocuk doğurmak istemediği halde hamile kalabilir; kocası doğan çocuğu kaydetmediği takdirde çocuk hakkı zayi olur. Kocası onunla evlenir daha sonra onu bırakır ve onu boşamayı kabul etmeyebilir. Bu durumda başkasıyla evlenemez ve onu mahkemeye de veremez.
Belgelendirmenin vacip olduğunu söylemek doğrudur ve bundaki yararlar çok büyüktür. Belgelendirme olmaması durumunda meydana gelen sorunlar ve olumsuzluklar herkesçe biliniyor ve yaşanıyor . Özellikle bu zamanımızda inkar etmek ve hakları yok saymak gibi olumsuz davranışlar çoğalmıştır. Bu nedenle bazı medeni kanunlar, evlilik iddialarında belge olmadığında mahkemelerin davayı kabul etmemelerini zorunlu kılmıştır. 1931 yılından itibaren Mısır yargısı bunu esas almıştır. Şeriat mahkemeleri 1951 yılı 78 nolu kanunun 99. Maddesi bu konuyu bu şekilde açıklamıştır.
Daha önceki zamanlarda ahlak bozulmaları az olduğu için belgelendirmeye ihtiyaç duyulmazdı.
Şeyhulislam İbn Teymiye Rahimehullah şöyle dedi: “Sahabeler, mehri yazmazlardı çünkü daha sonra ödenmek üzere bir mehir karşılığında evlenmezlerdi ve mehri peşin öderlerdi. Ne zamanki insanlar mehri vadeli bir şekilde ödemek üzerek evlenmeye başladılar ve unutulacak şekilde uzun vade belirlemeye başladılar, mehir yazılmaya başlanmış ve bu yazı mehrin tespitinde ve evlilik belgesi yerine delil olarak kabul edilmiştir. (Mecmu fetava şeyhulislam 32/131)
En iyisini Allah bilir.