Allah’ın izniyle İslam Soru ve Cevap sitesi’nin İslam ve Müslümanlara hizmeti devam ettirebilmesi için Lütfen cömertçe siteye destek olalım.
Allah’a hamd olsun.
Hamd, yalnızca Allah'adır.Buna benzer bir soru, daha önce İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi'ne gelmişti. O sorunun metni ise şöyledir:
"İnsanların büyük bir kesimi, (kâinattaki) her şeyin, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in nurundan yaratıldığına ve O'nun nurunun, Allah'ın nurundan bir nur olduğuna inanmakta ve şu hadisleri rivâyet etmektedirler:
أَنَا نُورُ اللهِ، وَكُلُّ شَيْءٍ مِنْ نُورِي.
"Ben, Allah'ın nuruyum. Her şey de benim nurumdandır (benim nurumdan yaratılmıştır)."
أَوَّلُ مَا خَلَقَ اللهُ نُورَ مُحَمَّدٍ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ.
"Allah, ilk önce Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in nurunu yaratmıştır."
أَنَا عَرَبٌ بِلَا عَيْنٍ أَيْ رَبٌّ، أَنَا أَحْمَدُ بِلَا مِيمٍ أَيْ أَحَدٌ.
"Ben, ayn harfi olmayan Arabım yani Rabbim. Ben, mîm harfi olmayan Ahmed'im yani Ehad'im."
Bu hadislerin bir aslı (temeli/dayanağı) var mıdır?
İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi bu soruya şöyle cevap vermiştir:
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in Allah'ın nurundan bir nur olarak vasfedilmesi (nitelendirilmesi), eğer bununla Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in Allah Teâlâ'nın zâtından bir nur olduğu kastediliyorsa, bu, O'nun bir insan olduğuna delâlet eden Kur'an âyetlerine aykırı bir görüştür.
Yok eğer bununla, insanlar ve cinlerden dilediği için bir hidâyet vesilesi olduğu gözönünde bulundurulduğunda O'nun getirmiş olduğu vahiy nur kastediliyorsa, bu doğrudur. Nitekim komitemizin bu konuda bir fetvâsı yayınlanmıştır.Fetvânın metni şöyledir:
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in nuru vardır. O nur da, Allah Teâlâ'nın kullarından dilediğine hidâyet verdiği risâlet ve hidâyet nurudur.Şüphe yok ki risâlet ve hidâyet nuru, Allah Teâlâ'dandır.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
(( وَمَا كَانَ لِبَشَرٍ أَن يُكَلِّمَهُ اللَّهُ إِلا وَحْياً أَوْ مِنْ وَرَاءِ حِجَابٍ أَوْ يُرْسِلَ رَسُولاً فَيُوحِيَ بِإِذْنِهِ مَا يَشَاءُ إِنَّهُ عَلِيٌّ حَكِيمٌ51 وَكَذَلِكَ أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ رُوحاً مِنْ أَمْرِنَا مَا كُنْتَ تَدْرِي مَا الْكِتَابُ وَلا الإِيمَانُ وَلَكِنْ جَعَلْنَاهُ نُوراً نَهْدِي بِهِ مَنْ نَشَاء مِنْ عِبَادِنَا وَإِنَّكَ لَتَهْدِي إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ52 صِرَاطِ اللَّهِ الَّذِي لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ أَلا إِلَى اللَّهِ تَصِيرُ الأمُورُ53 ))
"Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya bir perde arkasından konuşur veyahut da ona kendi izniyle dilediğini vahyedecek bir elçi gönderir. Şüphesiz ki O, Aliyy'dir (zâtı, isimleri, sıfatları ve fiilleriyle yücedir), (kullarının bütün işlerini idâre etmede) hikmet sahibidir. İşte biz, böylece sana da emrimizden bir ruh (katımızdan sana bir Kur'an) vahyettik. Halbuki sen (daha önce) kitab nedir, îmân nedir bilmezdin.Fakat biz onu, kullarımızdan dilediklerimize doğru yolu gösteren bir nûr kıldık (onu dosdoğru yolu gösteren bir ışık kıldık).(Ey Elçi!) Gerçekten sen, (Allah'ın izniyle) dosdoğru yolu (İslâm'ı) gösterirsin. Göklerde ve yerde bulunan her şeyin sahibi Allah'ın dosdoğru yolunu. (Ey insanlar!) İyi bilin ki bütün işler, sonunda Allah'a döner." (Şûrâ Sûresi: 51-53)
Bu nur, -bazı inkârcıların iddiâ ettikleri gibi- evliyânın yüzüğünden elde edilmiş veya dönüşmüş bir nur da değildir.
Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in bedenine gelince, O'nun vücudu kan, et ve kemiktendir.Bir baba ve anneden yaratılmıştır. O, dünyaya gelmeden önce herhangi bir şekilde önceden yaratılmış değildir. Allah'ın yarattığı şeyin, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in nuru olduğu veya Allah Teâlâ vechi keriminden bir tutam nur aldığı, bu bir tutamlık nurun Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in kendisi olduğu ve Allah Teâlâ'nın bu bir tutamlık nura baktığı, ardından onun içerisine başka katre nurlar kattıktan sonra her katresinden bir peygamber yarattığı veya bütün varlıkları Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in nurundan yarattığı konusundaki bu gibi rivâyetlerden hiç birisi Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'den sahih olarak gelmemiştir.
Yukarıda zikredilen fetvâ gereğince (soruyu soran kişi tarafından) zikredilen şeylerin bâtıl bir inanç olduğu ortaya çıkmaktadır.
أَنَا عَرَبٌ بِلا عَيْنٍ أَيْ رَبٌّ.
"Ben, ayn harfi olmayan Arabım yani Rabbim."
Sözüne gelince, bunun doğruluk/sıhhat bakımından hiçbir temeli yoktur.
Aynı şekilde:
أَنَا أَحْمَدُ بِلا مِيمٍ أَيْ أَحَدٌ.
"Ben, mîm harfi olmayan Ahmed'im yani Ehad'im."
Sözünün de doğruluk bakımından hiçbir temeli yoktur.
Rububiyet ve tek olma vasfı (sıfatı); yalnızca Allah Teâlâ'ya has olan sıfatlardandır. Yaratılmışlardan birisinin, "Rab" ve "Ehad" (bir/tek) diye vasfedilmesi (nitelendirilmesi) kesinlikle câiz değildir.Bu iki sıfat, Allah Teâlâ'nın sıfatlarından olup yalnızca O'na âittir.Bir elçi (rasûl) veya bir insan bu şekilde vasfedilemez (nitelendirilemez).
Allah Teâlâ, Peygamberimiz Muhammed'e, âile halkına ve ashâbına salât ve selâm eylesin." (İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi Fetvâları; c: 1, s: 310)
Soru:
Allah Teâlâ, gökleri ve yeri, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'i yarattığı için yaratmıştır, denilebilir mi?
Ayrıca:
لَوْلاَكَ لَمَا خَلَقْتُ الأَفْلاكَ.
"(Ey Muhammed!) Sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım!"
Sözünün anlamı nedir ve bu hadisin aslı (temeli) var mıdır ve bu hadis sahih midir?
Bize bunun hakikatini açıklar mısınız?
Cevap:
Hamd, yalnızca Allah'adır.
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- yaratıldığı için gökler ve yer yaratılmamıştır. Aksine gökler ve yer, Allah Teâlâ'nın şu âyette buyurduğu sebepten dolayı yaratılmıştır:
اَللَّهُ الَّذِي خَلَقَ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ وَمِنَ الأَرْضِ مِثْلَهُنَّ يَتَنَزَّلُ الأَمْرُ بَيْنَهُنَّ لِتَعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ وَأَنَّ اللَّهَ قَدْ أَحَاطَ بِكُلِّ شَيْءٍ عِلْماً
[ سورة الطلاق الآية: 12 ]
"Yedi kat göğü ve yerden de o kadarını (yedi kat yeri) yaratan, yalnızca Allah'tır. Allah'ın buyruğu bunlar (gökler ve yer) arasında iner durur. (Ey insanlar!) Bilesiniz ki Allah, gerçekten her şeye gücü yeter (hiçbir şey O'nu âciz bırakamaz) ve Allah, gerçekten her şeyi ilmiyle kuşatmıştır (hiçbir şey O'nun bilgisi ve kudretinin dışına çıkamaz)." (Talâk Sûresi: 12)
Soruda zikredilen hadise gelince bu, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'e atfedilen bir yalandır (iftiradır) ve doğruluk/sıhhat bakımından hiçbir aslı/temeli yoktur.
Allah Teâlâ, Peygamberimiz Muhammed'e, âile halkına ve ashâbına salât ve selâm eylesin."
(İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi Fetvâları; c: 1, s: 312)