Cuma 10 Şevval 1445 - 19 Nisan 2024
Türkçe

Annesi kâfir olan biri

118250

Yayınlama tarihi : 28-06-2010

Gösterimler : 15228

Soru

Annesi kâfir olan biri, annes kendisinin sakalından ve hanımının peçesinden nefret etmektedir. Oğlu üzerinde mutlak tasarruf sahibi olmayı istemektedir. Kocamın annesi de kâfirdir. Kâfir bir ülkede yaşamaktadır. Ben peçeliyim ve kocam da sakallıdır. Bir buçuk yaşında bir çocuğumuz da var. Bu mütedeyyinliğe razı olmuyor ve peçeyi bırakmamı da istiyor ancak buna uymuyorum. Onun resimlerini çekmemize müsaade etmemizi istiyor. Arkadaşları görsün diye bensiz götürmek de istiyor. Aynı zamanda benimle birlikte insanların arasına çıkmayı reddediyor. Arkadaşlarıyla birlikte evime gelmelerini istedim. Razı olmadı. Ancak onunla tek başına çıkmayı istiyor. Ben buna rıza göstermedim. Buna şimdilik müsaade etmiyorum. Ona zarar verebilir. Ben de onunla çıkmasına hala inat etmesini anlayamıyorum. Beni, kocamı ve oğlumu görmek istiyor. Ne yapmalıyım? Ancak ben onunla çoğu zaman iyi olmayan bir üslupla konuşuyorum. Ben bu yaptığımın dinden olmadığını biliyorum. Bu durumlarda onunla nasıl davranmam gerektiğini bilmek istiyorum?

Cevap metni

Allah’a hamd olsun.

Bütün övgüler Allah’adır

Birincisi:

Bilmelisin ki İslam, savaşmayan kâfirlerle dahi güzel ahlaklı olmayı ve iyi muamele yapmayı emreder. Bu asla dininden taviz vereceksin anlamına gelmez. Allah’ın bize yapmamızı emrettiği şer’i görevlerde aşırı olmamız veya Allah’ın yapmamızı yasakladığı haramları yapmamız anlamına gelmez. İster bu en yakın akraba olsun veya en uzaktaki kimseler olsun fark etmez.

Kocanın annesi ile ahlakını güzelleştirmelisin, onunla olan ilişkini en iyiye dönüştürmelisin. Bu ikisi de İslam’ın sevdiği durumlardır. Bunu yaparsan ecrini alırsın. Özellikle de onun İslam’a girmesini hesaba katarsan bu da güzel olur.

Aynı zamanda: oğlun ile ilgilenmelisin, onu İslam’ın doğru eğitimi ile eğitmelisin. Bunda aşırı da gitmemelisin. Eğer kocanın annesi mubah olan oyun ve gezinmek gibi bir şey isterse onunla ters düşme. Onun üzerine titremesinde bir beis yoktur. Ancak oğlunun onunla olan davranışlarını takip et ve dikkat et. Eğer senin önemsediğin ve eğitim için bir durumu yapmana karşı gelirse -mesela haram müziği dinletmek gibi- bunu yapmasına müsaade etme. Bu olmaz çünkü o kâfirdir. Bu hüküm o müslüman olsa bile geçerlidir. Küçük yaşta olması hasebiyle bu konuda ipleri elinizde tutmadığınızı görmekteyiz. Ancak bir buçuk yaşındaki bir çocuğun ondan ahlak, dini durumlar ve adetler edinmesi için çok erken bir yaştır. Özellikle de o çocukla uzun bir süre tek başına kalamayacaktır. Oysa sadece onunla çıkmaktadır. Belirli vakitleri onunla geçmektedir. Bütün bunlar bize göre küçük yaşta ki oğluna olumsuz yönde etkilemesi için yeterli değildir. İster kastı bu yönde olsa bile fark etmez.

Belki de onun ona bağlanması hidayetine sebep olabilir. Onda bulunan aldatmayı terk etmeye sebep olabilir. İkinizden hırslı olmak istenen bir durumdur. Ancak vesvese olmamalıdır. Sık-boğaz olmamalıdır. Eğer onun ona güçlü bir bağ ile bağlandığını görüyorsanız onun sağlığı ve selameti içindir. Senin ve kocanın önemsemesinden daha çok önemsediği içindir.

İkincisi:

Peçene ve kocanın sakalına olan nefreti hususuna gelince: kâfirlerden bu hayret edilecek bir durum değildir. Biz bunu İslam’a mensup olan bazı kişilerde de rastlıyoruz. Bunun kafir birinden görülmesi hayretimiz değildir. İkiniz istikamet ve dine bağlılık yolunda devam edin. Allah’a isyan etmek adına onun hoşnutluğuna kulak asmayın. Aynı zamanda: sen ve kocan onu İslam’a davet etmeye gayret edin. Sevdirmek adına ona hediye alın, hizmetinde kusur etmeyin, ona harcayın. Onun oğlunuza olan sevgisini kullanarak İslam’ını ilan edinceye kadar gayenize devam edin. Bu Allah’a zor değildir.

Üçüncüsü:

Kocana düşen annesine ihsanda ve iyilikte bulunmaktır: Aranızda ki farktan dolayı senin için böylesi gerekmez. O annesidir. Onun ona ihsanda bulunma hakkı vardır. Kâfir dahi olsa, kendisini kâfir olmak gibi isyana çağırsa bile marufla ona yaklaşmalıdır. Allah’ın dinine karşı gelen bir duruma itaat etmez. Ona ağır sözler konuşmaz. Muamelede katı davranmaz.

Daimi Âlimler Konseyi şunu belirtir:

Babadan oğluna kötülüğü takdir etmek: çocuğun buna karşı kötü muamele yapması caiz olmaz. Bilakis bunu iyilikle karşılar. Allah’ın şu emrine binaen: “İyilikle kötülük bir olmaz, Sen (sana yapılan kötülüğü hilminle ve affınla) en güzel bir şekilde önle. O vakit seninle aranda düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir akraban olur.” (Fussilet, 34) anne-baba ihsanda bulunmaya diğerlerinden daha layıktır. Allah şöyle buyurmaktadır: “Anne-babana ihsanda bulun..” (el-İsrâ, 23)

-Anne-babaya isyanı emretmediği sürece iyilikte itaat edilmesi çocukları için farzdır. Eğer bir isyanı emrederse: (Yaratana isyanda yaratılan için itaat yoktur.) Allah şunu buyurmaktadır: ““İnsana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye eden Biz’iz. Eğer onlar, seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Dönüşünüz ancak Bana’dır. O vakit size yapmış olduklarınızı haber verecek Ben’im.” (el-Ankebut, 8) ayette:  “Eğer onlar seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Onlarla dünyada (seninle Rabb’in aranda günah olmayan ve sana sorumluluk getirmeyen durumlarda onlara itaat ederek) iyi geçin. -Bana (şirkinden tevbe edip İslam’a) yönelenlerin yoluna uy.- Sonunda dönüşünüz ancak Bana’dır. O vakit size, yapmış olduklarınızı haber veririm.” (Lokman, 15) peygamber sallallahu aleyhi ve selemden sabit olan bir hadiste: (Yaratana isyanda yaratılan için itaat yoktur.) İmam Ahmed rivayet etmiştir.

 Eğer anne-baba çocuğuna açılma, alkol alma, Yahudi ve hristiyan gibi kafirlere benzeme, Allah’a ortak koşma ve benzeri durumlar gibi günah içeren bir işi yapmasını emrederse veya anne-baba çocuğunun farz olan beş vakit namazı kılmayı terk etmesini veya mescidlerde diğer çocuklarla kılmasına karşı gelirse yada Allah’ın kulları için farz kıldığı durumlardan sakındırırsa: bu durumda çocuğun o ikisinin emrine uymamasında bir günah olmaz. Bunun ötesinde çocuğun anne-babası için iyilik ve ihsanla ilişki hakkı kalır. Ancak bir isyana itaat etmek veya bir farzı terk etmek olmadan bunu yapar.

Şeyh Abdulaziz bib Baz, Şeyh Abdulaziz Ale Şeyh, Şeyh Abdullah bin Ğudeyyan, Şeyh Salih el-Fevzan, Şeyh Bekir Ebu Zeyd.

Fetava Daimi Konseyi (131-135/25) özetle.

Bu konuda fazla fayda için (103977) , (27105), (5053) ve (6401) nolu soruların cevabına bakmanızı ikinizden ricâ ediyorum.

Allah en iyi bilendir.

Kaynak: İslam Soru-Cevap Sitesi