Allah’a hamd olsun.
,Şüphesiz insanın daha fazla sevap kazanması için çaba sarf edip azim göstermesi güzel bir davranış olmakla birlikte övülen bir haslettir. Ancak bu davranış daha önemli ve daha faziletli bir şeyi kaçırmamaya bağlıdır.
Nitekim bir kişi, ticari iş yerinde veya kamu kuruluşunda çalışıyorsa çalıştığı işi bırakıp nafile kılması caiz olmadığı gibi, insanların can ve mal güvenliğini sağlayan bir kurumdan çıkıp bir nafileyi eda etmek hiçbir şekilde caiz olmaz.
Vacip olan bir şeyi ziyan ederek nafile bir şey için azim göstermeniz doğru değildir. İsterseniz çalıştığınız yerde boş kaldığınız vakitlerde duruma göre kılabilirsiniz. Veya eve döndüğünüzde gecenin son vakitlerinde kılabilirsiniz. Bu durumda sizin halis niyetiniz gereğince kılmaya müsait olmasanız bile yüce Allah size teravih namazının sevabı tam olarak size yazdırır.
Şeyh Useymin Rahimehullah’a şöyle soruldu:
Bir ticari iş yerinde çalışmaktayım ve iş saatlerinden dolayı teravih namazını kılamıyorum. Bundan dolayı günaha giriyor muyum? Kaçırdığım sevapları nasıl telafi edebilirim?
Şöyle cevap verdi: Teravih namazını kılmadığınız için size günah yazılmaz çünkü teravih namazı sünnettir. İnsan bu namazı kılarsa sevap kazanır. Kılmazsa ona günah yazılmaz. Yüce Allah, sizin niyetinizi biliyor. şayet işle meşguliyetiniz olmasa teravih namazını kılacaktınız. Şüphesiz Allah’ın rahmet ve fazileti geniş olduğu için sizin niyetinize göre sevap verecektir. (fetava İslamiye 2/255)
Şeyh Abdulaziz’ şöyle soruldu: Bazı insanlar Umreye gider ailesini, görevini, namaz kıldırdığı camiyi bırakıyor bunların hakkında ne dersiniz?
Şöyle cevap verdi: Bir vacibi ihmal ederek nafile bir ibadeti yapmamız doğru değildir. Allah’a nafilelerle yaklaşmak ancak vacipleri yerine getirildikten sonra mümkündür. Her kim ailesini, işini veya camideki imamlığını ihmal ederse bu kişi umresinden ecir almadığı gibi günah kazanmaktadır.
En iyisini Allah bilir.