Allah’a hamd olsun.
Birincisi: Şüphesiz Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur.
"Kim Allah`ın kitabından bir harf okursa, onun için bir sevap vardır. Bir sevaba karşılık on misli sevap verilir. Ben “Elif Lam Mim” bir harftir demiyorum. “Elif” bir harftir, “Lam” bir harftir, “Mim” bir harftir diyorum." (Tirmizi/2910)
hadiste bahsedilen harften maksat; yapısı itibarıyla har mi? yoksa manası itibarıyla harf mi? diye Alimler, bu konuda farklı görüş bildirmişlerdir:
Şeyh Abdulkerim el Hadir şöyle demiştir: “şüphesiz alimlerin beyan ettiği farklı görüş üzerine farklı hüküm çıkar. Çünkü şayet harften maksat yapısı itibarıyla harf dersek bu durumda hatimden üç milyondan fazla sevap elde edilir. Şayet manası itibarıyla harf diye sayılırsa bu durumda bahsi geçen rakamın ancak dörtte biri sevap kazanılır. Yani yaklaşık yediyüzbin sevap elde edilir. Bununla birlikte ilim ehlinin çoğu yapısı itibarıyla harf olduğunu tercih ederler. Şüphesiz tüm Kur’an okuyucuları bunu temenni ederler.
Bazı alimler: bundan maksat manası itibarıyla harftir. Şeyhülislamın sözü buna işaret etmektedir.
Örnek olarak Fil suresinde şu ayetteki:
أَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِأَصْحَابِ الْفِيلِ
( أَلَمْ) kelime, yapısı itibarıyla üç harften fakat manası itibarıyla iki harften oluşmaktadır. Zira (hemze) soru edatıdır. (lem) olumsuzluk harfidir. Böylece iki harf olur.
(Keyfe) manası itibarıyla bir harftir. Fakat yapısı itibarıyla üç harften oluşur. Herşeye rağmen bu konuda tercih yapmak zordur. Çünkü her iki durumda da harf olarak isimlendirilir. (Şerh el Menzume el Mimiye fi edab el Şeriyye)
İkincisi: Sevapları saymakta bir sakınca olmadığı gibi caizdir. Zira bir takım selef alimlerin bunu yaptıkları tespit edilmiştir.
İbn Kesir tefsirinde şöyle geçmektedir: Mucahid şöyle dedi: Kur’an 321180 harf olduğunu öğrendik.
Fadl, Ata bin Yasar’dan rivayet eder: Kur’an, 323015 harftir.
Bunun üzerine bir kimse Kur’an-ı Kerim’de şu kadar harf var bunun üzerine her kim Kur’an’ın tümünü okursa harfler sayısınca sevap alır ve her sevap on misliyle çarpılır derse bunda bir sakınca yoktur. Çünkü hadisiler bunu açıklamaktadır. Ancak harflerin sayısı konusunda bir ihtilaf mevcuttur.
Üçüncüsü:
Bazı selef alimleri sevapları saymanın mekruh olduğunu görmektedirler. Zira sayan kişinin kalbine bir gurur veya yaptığı işle övünme hissi olabilir. İbn Mesud, saymayı hoş görmez ve şöyle derdi yaptığı sevapları Allah’a minnet mi ediyorsunuz?
Daremi süneninde 286 nolu hadiste İbn Mesud Radiyallahu anhu’dan rivayet edilen uzun hadiste göre şöyle dedi: (…..bunları sayacağınıza günahlarınızı sayın! Ben size garanti veririm ki yüce Allah hiçbir sevabınızı kaybetmeyecektir. Ey Muhammedin ümmeti ne çabuk bozuldunuz?....)
Şüphesiz verilen sevap sayısı yapılan amelin karşılığıdır. Bu karşılık ancak amelin kabul olduğu takdirde verilir. Bu konu gaybi bir konu olması itibarıyla bizim bu konuda kesin bir söylememiz yanlış olur. herşeye rağmen kul, bu konuda ki gafletten sakınıp rabbi hakkında kabul konusunda husni zan etmesi gerekir. Şüphesiz Allah’ın fazlı geniştir.
Aişe Radiyallahu anha’dan rivayet edildiğine göre şöyle dedi: Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’e bu ayeti sordum: “Sonunda, Rablerine dönecekleri düşüncesi içinde kalpleri titreyerek, vermeleri gerekeni verenler.” Ayette geçen kişiler içki içen ve hırsızlık yapanlar mı? Rasulullah: Hayır, ey Sıddık’ın kızı! Bilakis onlar; oruç tutan, namaz kılan, ve sadaka veren kimseler oldukları halde kendilerinden kabul olmayacağından korkarlar. “İşte onlar, hayırlarda yarışmaktadırlar ve onlar bundan dolayı öne geçmektedirler.” ( Muminun 60-61) Tirmizi 3175, Elbani sahih demiştir.
En iyisini Allah bilir.