Allah’a hamd olsun.
Birincisi: Oruç günlerinde fecrin doğuşuyla yeme, içme ve cinsel ilişkiyi hemen bırakmak gerekir. Oruç, güneşin batımına kadar devam eder. Yüce Allah şöyle buyurdu: “Şafağın aydınlığı gecenin karanlığından ayırt edilinceye (tan yeri ağarıncaya) kadar yiyin, için. Sonra da akşama kadar orucu tam tutun.” (Bakara/187)
Her kim fecrin doğuşundan emin olursa kesinlike yeme, içme ve cinsel ilişkiden hemen kesilmesi gerekir. Şayet ağzından yamek varsa onu atması gerekir.
Şayet cinsel ilişki esnasında fecir vakti girerse ve hemen ilişkiyi keserse orucu geçerli olup hiçbir yükümlülüğü yoktur. Kesinlikle cinsel ilişkiye devam etmek caiz değildir. Şayet fecrin doğuşundan sonra ilişkiye devam ederse tartışmasız orucu geçersiz olup kaza ve kefaret gerektirir. Şayet kadın gönüllü olarak ilişkiyi devam ettirirse aynı şekilde kadına kaza ve kefaret gerekir. Fakat erkek eş, eşini ilişkiye zorlarsa kadının orucu geçerli olur ve hiçbir yükümlülüğü yoktur.
İkincisi: Fecrin doğuşuna bir takım belirtiler mevcuttur. Müezzinler mutlaka bu belirtilere riayet ederek doğru vakitte ezan okumaları gerekir.
Bilindiği gibi müezzinlerin çoğu saat ve takvimlere itimat ederler. Şehirlerde yaygın aydınlatma nedeniyle fecrin görülmesi imkansızlaşmıştır.
Saat ve takvim esas alınarak kesin fecir vakti belirlenmez. Bu konuda ihtilaf olduğu biliniyor. Bir çok ilim ehline göre takvime göre okunan ezan, vaktinden önce okunmaktadır.
Bunun üzerine her kim bu vakitte yemek yer veya cinsel ilişki kurar ve zamanın kaldığını tahmin ediyorsa orucu geçerlidir. Çünkü fecrin kesin bir şekilde doğduğundan emin olmamıştır. Özellikle ezan okunmasından çok kısa bir sürede olması bunu destekler.
Şüphesiz kendini düşünen bir Müslüman ibadeti için tedbirli davranır. Haram sınırları etrafında gezen bir çoban gibi olmaması gerekir. Çünkü harama düşmesi mühtemeldir. Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu: “Şüphelendiğin şeyleri bırak ve şüphelenmediğin eylemleri yap” , “ Her kim şüphelerden kaçınırsa dininin ve namusunu koruma altına almıştır.”
Bunun gereği sabah ezanı duyulur duyulmaz yeme, içme, cinsel ilişki ve diğer orucu bozan şeyleri hemen kesmek gerekir. Her ne kadar takvim vakitlerinde hata olsa bile farz olan oruçta dikkatli davranmak esastır. Zira ibadeti doğru yapmak önemli bir husustur. Her ne kadar takvim zamanlarında itiraz olup ihtilaf olsada akıllı Müslüman kendini şüphelere maruz bırakmaz. Bilakis ezan okunmasıyla orucu bozan şeylerden sakındığı gibi namazı da fecrin doğduğundan emin olduktan sonra kılar.
Özet:
Şayet memleketinizde müezzinler saat ve takvim değil de fecrin doğuşuna itimat ediyorlarsa ezan okunduğunda cinsel ilişkiyi hemen kesmek gerekir. Kesmediği takdirde orucu bozulur kaza ve kefaret gerekir.
Şayet cinsel ilişkiyi keser vajina dışında boşalma olsa bile orucu bozulur ve kaza gerekir. Çünkü boşalmakla orucunu bozmuş sayılır. Fakat kefaret gerekmez. Çünkü kefaret cinsel ilişkide vacip olur. Anlaşıldığı üzere kocanız ezanı duymakla cinsel ilişkiye sonlandırmıştır.
Şayet müezzinler saat ve takvime itimat ediyorlarsa, ezanı duyduğu halde kısa bir sürede devam eder ve fecrin doğduğundan emin değilse umarız orucu geçerlidir. Ancak doğrusu tedbirli davranmasıdır.
En iyisini Allah bilir.