Allah’a hamd olsun.
Fecir namazının farzından sonra sünnet namaz yoktur.
Fecir namazının farzından önce ise, iki rekâtlık müekked sünnet vardır ki bu sünnet, müekked sünnetler içerisinden en önemli olanıdır. Hatta Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- hem mukimlik, hem de yolculuk hallerinde bu sünneti terk etmezdi.
Nitekim Âişe'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:
لَمْ يَكُنِ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَلَى شَيْءٍ مِنَ النَّوَافِلِ أَشَدَّ مِنْهُ تَعَاهُدًا عَلَى رَكْعَتَيِ الْفَجْرِ. [ رواه البخاري ومسلم ]
"Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-, fecir namazının iki rekâtı gibi başka hiç bir nâfile namaza devam etmemiştir." (Buhârî; hadis no: 1163.Müslim; hadis no: 724)
Fecir namazının sünnetinin fazîleti hakkında Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
)) رَكْعَتَا الْفَجْرِ خَيْرٌ مِنَ الدُّنْيَا وَمَا فِيهَا.)) [ رواه مسلم ]
"Fecir namazının iki rekât sünneti, dünyadan ve dünyada bulunan her şeyden daha hayırlıdır." (Müslim; hadis no: 725)
Namaz kılan kimsenin, Fecir namazının sünnetinde Kâfirûn ve İhlas sûrelerini okuması sünnettir.
Ebu Hureyre'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
(( أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَرَأَ فِي رَكْعَتَيِ الْفَجْرِ: (قُلْ يَا أَيُّهَا الْكَافِرُونَ) وَ (قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ)) [ رواه مسلم ]
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- fecir namazının sünnetinde (1. Rekâtta) 'Kul yâ Eyyuhel-Kâfirûn' (Kâfirûn sûresini) ve (ikinci rekâtta) Kul huvellahu Ehad (İhlâs sûresini) okudu." (Müslim; hadis no: 726)
Fecir namazının farzından önceki sünnetini kaçıran (farzdan önce kılamayan) kimse, sabah namazının farzından sonra sünnetini kılabilir.
Bunun delili şu hadistir:
Kays b. Amr'dan -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:
خَرَجَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَأُقِيمَتِ الصَّلاةُ، فَصَلَّيْتُ مَعَهُ الصُّبْحَ ثُمَّ انْصَرَفَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَوَجَدَنِي أُصَلِّي، فَقَالَ: مَهْلا يَا قَيْسُ! أَصَلاتَانِ مَعًا ؟! قُلْتُ: يَا رَسُولَ اللَّهِ! إِنِّي لَمْ أَكُنْ رَكَعْتُ رَكْعَتَيِ الْفَجْرِ. قَالَ : فَلا إِذَنْ. [ رواه الترمذي وصححه الألباني في صحيح الترمذي ]
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-çıkınca namaza duruldu.Ben de O'nunla birlikte sabah namazını kıldım.Sonra Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-namazı bitirince beni namaz kılarken buldu.
Bunun üzerine bana:
- Ağır ol ey Kays! Aynı vakitte iki farz namaz mı kılıyorsun? Diye sordu.
Ben:
- Ey Allah'ın elçisi! Fecir namazının iki rekâtlık sünnetini kılmamıştım (onu kılıyorum), dedim.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
- Öyleyse (bu iki rekâtlık sünneti kılmanda) bir beis yoktur."
Ebu Davud'un rivâyetinde şu fazlalık vardır:
"Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- sustu (bir şey söylemedi)." (Tirmizî; hadis no: 422. Ebu Davud; hadis no:126.Elbânî de "Sahih-i Tirmizî"de hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.)
el-Hattâbî -Allah ona rahmet etsin- hadis hakkında şöyle demiştir:
"Bu hadis, sabah namazının farzından önce iki rekâtlık sünneti kaçıran (kılamayan) kimsenin, farzdan sonra güneş doğmadan önce bu sünneti kılabileceğini beyan etmiştir." ("Avnu'l-Ma'bûd")
Safiyyurrahman el-Mubarakpori -Allah ona rahmet etsin- hadisi şerh ederken şöyle demiştir:
" ( أَصَلاتَانِ مَعًا؟ ): İstifham-ı inkârîdir (yani soru olumsuz sorulduğundan dolayı kınama ifâde eder). Cümlenin anlamı şudur: Aynı vakitte iki farz birden mi kılıyorsun? Zirâ fecir namazının farzından sonra nâfile namaz yoktur.
Uyarı: Bilmelisin ki Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in:
( فَلا إِذَنْ )
Sözünün anlamı şudur: Öyleyse sabah namazının bu iki rekâtlık sünnetini, farzdan sonra kılmanda bir beis yoktur.
Ebu Davud'un rivâyetindeki şu lafız buna delâlet etmektedir:
"Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- sustu (bir şey söylemedi)."
Atâ b. Ebî Rabah'ın, Ensar'dan bir adamdan şu rivâyeti de buna delâlet etmektedir:
"Ona bir şey söylemedi." (Hâfız el-Irâkî: Hadisin isnadı hasendir, demiştir.)
İbn-i Ebî Şeybe'nin rivâyet ise şöyledir:
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ona ne emretti, ne de nehyetti."
İbn-i Hibbân'ın rivâyeti ise şöyledir:
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- onun bu fiilini reddetmedi."
Hadisin bu rivâyetleri, birbirini açıklamaktadır."
Allah Teâlâ en iyi bilendir.