Allah’a hamd olsun.
Birincisi:
Eğer su kullanmanız, sizin hastalığa yakalanmanıza sebep oluyorsa, bu takdirde teyemmüm almanız câizdir.
İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi'ne:
"Su olmasına rağmen teyemmüm almayı mübah kılan hastalığın sınırı nedir?"
Diye sorulmuş, bunun üzerine komite şöyle cevap vermiştir:
"Teyemmüm alınmasını mübah kılan hastalık; su kullanıldığı takdirde hastalığın artmasından veya yaranın iyileşmesinin gecikmesinden endişe edilen hastalıktır." (İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi Fetvâları; c: 5, s: 345)
İdrar tutamama (seles-i bevl) ve gazını tutamama hastalığına yakalanan kimsenin hükmü, istihâze kanı gören kanının hükmü gibidir.
İdrar (bevl), yel (gaz) ve kadının vajinasından (fercinden) çıkan kan, abdesti bozan şeylerdendir.
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
... مَا يُرِيدُ اللهُ لِيَجْعَلَ عَلَيْكُمْ مِنْ حَرَجٍ وَلَـكِنْ يُرِيدُ لِيُطَهَّرَكُمْ وَلِيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ [ سورة المائدة الآية: 6 ]
"... Allah (temizlik konusunda) size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez (aksine genişlik ve rahmet olsun diye size teyemmümü mübah kılmıştır). Fakat sizi tertemiz kılmak ve şükredesiniz diye de üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister." (Mâide Sûresi: 6)
Yine Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
... يُرِيدُ اللّهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلاَ يُرِيدُ بِكُمُ الْعُسْرَ... [ سورة البقرة من الآية: 185 ]
"...Allah, sizin için kolaylık ister, güçlük istemez..." (Bakara Sûresi: 185)
Bunun içindir ki bu durumda bulunan kimselere, namaz vakti girdikten sonra her namaz için abdest almaları ve bulundukları bu hal üzere namazlarını kılmaları konusunda onlara ruhsat (izin) verilmiştir.Böyle durumda olan bir kimseden namaz sırasında kendisinden yel veya idrar veyahut da kan çıkmış olsa bile onun namazına hiçbir zararı yoktur.
Bu hüküm, hadesi sürekli olan içindir. Hadesi aralıklarla olan kimseye gelince, bu kimse, hadesi kesildiği zamanda abdest alması ve namazını o vakitte kılması gerekir.
Değerli âlim Muhammed b. Salih el-Useymîn -Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyle demiştir:
"İdrar tutamama (seles-i bevl) hastalığına yakalanan kimse için iki hal vardır:
Birincisi:
İdrarın akıntısı sürekli ise ve mesânede toplanan idrar hemen inecek şekilde akıntı durmuyorsa, bu durumda namaz vakti girdiği zaman abdest alır ve avret yerinin üzerine bir bez bağlar ve o şekilde namazını kılar. Namaz sırasında avret yerinden çıkan şeyin ona bir zararı yoktur.
İkincisi:
İdrarını yaptıktan sonra on veya onbeş dakikalık da olsa idrar akıntısı duruyorsa, bu takdirde idrarı kesilinceye kadar bekler.Cemaat namazını kaçırmış olsa bile, sonra abdest alır venamazını kılar." ("Açık Kapı Görüşmesi Soruları"; soru no: 17. Görüşme no: 67)
Aslolan; abdestin, namaz vaktinin girmesinden sonra olmasıdır.
Nitekim Âişe'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:
جَاءَتْ فَاطِمَةُ بِنْتُ أَبِي حُبَيْشٍ إِلَى النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَتْ: يَا رَسُولَ اللَّهِ! إِنِّي امْرَأَةٌ أُسْتَحَاضُ فَلاَ أَطْهُرُ، أَفَأَدَعُ الصَّلاةَ؟ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: لا، إِنَّمَا ذَلِكِ عِرْقٌ، وَلَيْسَ بِحَيْضٍ، فَإِذَا أَقْبَلَتْ حَيْضَتُكِ فَدَعِي الصَّلاةَ، وَإِذَا أَدْبَرَتْ فَاغْسِلِي عَنْكِ الدَّمَ، ثُمَّ تَوَضَّئِي لِكُلِّ صَلاةٍ حَتَّى يَجِيءَ ذَلِكَ الْوَقْتُ. [ رواه البخاري ]
"Ebu Hubeyş'in kızı Fâtıma,Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'e gelerek şöyle dedi:
- Ey Allah'ın elçisi! Ben, devamlı istihâze olan bir kadınım hiç temizlenemiyorum (kan akıntısı benden kesilmiyor). Bundan dolayı namazı bırakayım mı? dedi.
Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:
- Hayır (namazı bırakma)! O sadece (çatlayan) damardan gelen bir kandır, hayız (âdet) kanı değildir. Hayızın geldiği zaman namazı bırak, hayız müddeti bittiği zaman, (senin üzerine bulaşan hayız) kanını yıka. Sonra da hayız vakti gelinceye kadar (istihâze kanı geldiği sürece) her namaz için abdest al." (Buhârî; hadis no: 226. Lafız, Buhârî'ye âittir. Müslim; hadis no: 333)
Fakat Cuma ve bayram namazları gibi, vakit girdikten sonra abdest alması kendisine zor gelen kimsenin vaktin girmesinden kısa bir süre önce abdest alması câizdir.
İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi'ne:
"Kendisinden sürekli yel çıkan bir kimse nasıl abdest almalı ve namaz kılmalıdır?"
Diye sorulmuş, bunun üzerine komite şöyle cevap vermiştir:
"Durumunuz zikredildiği gibi ise ve sizden sürekli gazlar çıkıyorsa, bu durumda namaz vakti girdiği zaman her namaz için abdest almanız gerekir.Abdest aldıktan sonra sizden çıkacak olan şeyin size bir zararı olmaz. Cuma gününe gelince, hatibin, minbere çıkmadan önce hutbeyi dinleme ve namazı kılma imkânı bulacak bir vakitte abdest almalısın." (İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi Fetvâları; c: 5, s: 412)
Eğer her namaz için abdest almak ve namazı vaktinde kılmak size zor geliyorsa, öğle ile ikindi namazını birleştirip birisinin vaktinde bir abdestle kılmanız câizdir. Aynı şekilde akşam ile yatsı namazını birleştirip birisinin vaktinde bir abdestle kılmanız câizdir.
Nitekim Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- istihâze olan kadına iki namazı birleştirerek kılmasına (cem' etmesine) izin vermiştir. (Ebu Davud rivâyet etmiş, Elbânî de "Sahih-i Ebî Davud"; hadis no: 284'te 'hadis, sahihtir, demiştir.)
Yine, Terâvih (kıyam) namazını, yatsı namazının abdesti ile kılabilirsiniz.
Değerli âlim Muhammed b. Salih el-Useymîn'e -Allah ona rahmet etsin-:
"İstihâze olan kadının, gecenin yarısını geçtikten sonra yatsı namazının abdesti ile kıyam namazı kılması câiz midir?"
Diye sorulmuş, bunun üzerine o şöyle cevap vermiştir:
"Bu meselede âlimler arasında ihtilaf vardır. Bazı ilim ehli; gece yarısı olduktan sonra yeniden abdest alması gerektiği görüşündedir. Bazıları ise; yeniden abdest alması gerekmez, demişlerdir.Tercihli olan görüş de budur." ("Müslüman Kadınla İlgili Fetvâlar"; c: 1, s: 292-293)
Duhâ (kuşluk) namazına gelince, bu namaz, belirli bir vakitle sınırlıdır.Vakti girdikten sonra bu namaz için abdest alınması gerekir.Bu namazın vakti; güneşin doğmasından yaklaşık 15 dakika sonra başlar, öğle namazından yaklaşık 15 dakika öncesine kadar sürer.
Yine, değerli âlim Muhammed b. Salih el-Useymîn'e -Allah ona rahmet etsin-:
"Bu kadının, sabah namazının abdesti ile Duhâ namazını kılması câiz midir?"
Diye sorulmuş, bunun üzerine o şöyle cevap vermiştir:
"Bu doğru değildir. Çünkü Duhâ namazı belirli bir vakitle sınırlıdır. Dolayısıyla vakti girdikten sonra bu namaz için abdest alınması gerekir. Çünkü bu kadın, istihâze olan kadın gibidir. Nitekim Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- istihâze olan kadına, her namaz için abdest almasını emretmiştir.
Allah Teâlâ en iyi bilendir.