Cuma 19 Ramazan 1445 - 29 Mart 2024
Türkçe

Kâfir devletten telefon görüşmeleri çalmak

Soru

Bu ülkede yaygın hâle gelen, insanların helal ve haram diye fetvâ vermeye başladıkları bir problemden bahsetmek istiyorum. Bu problem, telefon görüşmeleri hırsızlığıdır.Bu ülkede büyük oranda Arap öğrenciler bulunmakta ve her birisinin ülke dışına telefon etmesi (yurtdışı telefon görüşmesi yapması) gerekiyor. Yurtdışı telefon görüşme ücretlerinin yüksek olması sebebiyle de herkes normal telefon ücretlerinden çok düşük olan telefon görüşmelerinin bulunduğu yerlere gitmektedirler. Bu telefonların sırrı, bunların ya bu ülke vatandaşlarına âit olması veya devlete âit olmasıdır. Birçok kimse, telefonların devlete âit olduğu durumlarda bu devletin müslüman olmadığını, İslâm'a ve müslümanlara düşmanlık beslediğini, bu sebeple onların ekonomisini çökertme hakkımız olduğunu hatta bunu yapmamızın farz olduğunu gerekçe göstermektedir.

Cevap metni

Allah’a hamd olsun.

Hamd, yalnızca Allah'adır.

Kâfir bile olsa bu ülkenin mallarına saldırıp haksız yere ele geçirmeniz size câiz değildir. Çünkü bu ülke size huzur ve güven ortamı sağlamış, bu huzur ve güvenle size topraklarına girme iznini vermiştir. Siz de bu ülkenin huzur ve güvenini koruyacağınıza ve onunla oynamayacağınıza dâir söz verdiniz.Siz, bu ülkenin topraklarına girmekle ona söz vermiş sayılırsınız.Şayet böyle olmasaydı, bu ülke size giriş izni vermezdi. Müslüman, verdiği sözden dönmez, ahdini bozmaz ve emânete ihânet etmez.

Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:

... وَأَوْفُواْ بِالْعَهْدِ إِنَّ الْعَهْدَ كَانَ مَسْؤُولاً [ سورة الإسراء من الآية: 34 ]

"Verdiğiniz sözü yerine getirin.Çünkü verilen söz, sorumluluk gerektirir." (İsrâ Sûresi: 34)

Yine şöyle buyurmuştur:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَوْفُواْ بِالْعُقُودِ... [ سورة المائدة من الآية: 1 ]

"Ey îmân edenler! Bağlandığınız ahitleri (akitleri) yerine getirin..." (Mâide Sûresi: 1 )

Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- de bu konuda şöyle buyurmuştur:

آيَةُ الْمُنَافِقِ ثَلاَثٌ: إِذَا حَدَّثَ كَذَبَ، وَإِذَا اؤْتُمِنَ خَانَ، وَإِذَا وَعْدَ أَخْلَفَ. [ متفق عليه ]

"Münâfıklığın alâmeti üçtür:

- Konuştuğu zaman yalan söyler.

- Kendisine bir emânet bırakıldığı zaman ona ihânet eder.

- Söz verdiği zaman sözünde durmaz (sözünü yerine getirmez)."(Buhârî ve Müslim)

Müslim'in rivâyetinde şu fazlalık da vardır:

آيَةُ الْمُنَافِقِ ثَلاَثٌ وَإِنْ صَلَّى وَصَامَ وَزَعَمَ أَنَّهُ مُسْلِمٌ: إِذَا حَدَّثَ كَذَبَ، وَإِذَا اؤْتُمِنَ خَانَ، وَإِذَا وَعْدَ أَخْلَفَ. [ متفق عليه ]

"Münâfıklığın alâmeti üçtür -namaz kılsa, oruç tutsa ve müslüman olduğunu iddiâ etse bile-:

- Konuştuğu zaman yalan söyler.

- Kendisine bir emânet bırakıldığı zaman ona ihânet eder.

- Söz verdiği zaman sözünde durmaz (sözünü yerine getirmez)."(Müslim)

Başarı, Allah Teâlâ'dandır.

Allah Teâlâ, Peygamberimiz Muhammed'e, O'nun âile halkına ve ashâbına salât ve selâm eylesin.

Kaynak: "İlmî Araştırmalar ve Dâimî Fetvâ Komitesi Fetvâları"; c: 23, s: 446