Allah’a hamd olsun.
Enes b. Malik Radiyallahu anhu ‘dan gelen rivayete göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: ‘Şüphesiz insanlar arasında Allah’a ehli olanlar vardır!” diye buyurdu. Ashab-ı kiram: “Ey Allah’ın Resulü! Onlar kimlerdir?” diye sorunca Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Onlar Kur'an ehli, Allah’ın ehli ve Allah’ın has kullarıdır!” cevabını verdi.’[1]
Münavi Rahimahullah şöyle dedi: ‘Kur’an-ı ezberleyip onunla amel eden insanlar Allah’ın seçilmiş has veli ve kullarıdır. Onların bu şekilde isimlendirilmeleri onları yüceltmek amacıyla yapılmıştır.. bu niteleme ‘Allah’ın evi’ denilmesine benzemektedir.
Hekim Tirmizi şöyle dedi: ‘Şüphesiz bu Kur’an okuyanlardan kalbinde haddi aşmayı çıkarmış ve nefsini temizlemiş kimseler için söylenmiştir. Allah’ın ehli ancak açık ve gizli günahlarından arınan ve bunu itaatle süsleyen kimselerdir. Bunları yapan kimse Allah’ın ehli olur.’[2]
Sadece Kur’an okumakla Kur’an ehli olunmaz. Zira kişi Kur’an’ın ükümleri ile amel etmesi, Sınırını aşmaması ve Kur’an’ın ahlakı ile ahlaklanması gerekir.
Hafız Muhammed b. El-Hüseyin el-Âceri’nin Rahimahullah bu konu ile ilgili güzel ve faydalı bir konuşması vardır. Bu konuşmanın bir bölümü şöyledir: ‘Allah’ın kendisine Kur’an’ı okumayı, ezberlemeyi başkasına değil de kendisine nasip ettiğinin farkında olup bunun değerini bilmesi gerekir. Bu kimse Kur'an ehli, Allah ehli ve Allah’ın has kullarından olduğu için mutluluk duyması gerekir. Nitekim Kur’an onun kalbini bahar havasına çevirir. Kur’an ile kalbinde açılan yaraları iyileştirir. Kur’an ehli Kur’an edebi ile edeplenir. Kur’an ahlakı ile ahlaklanarak kendini sıradan bir insandan farklı olduğunu gösterir.
Kur’an ehli, Gizli açık her şeyde Allah’ın takvasını gözetmesi gerekir. Yeme-içmede, giyimde ve yaşamında takvayı takınır. Zamanın ve yakınlarının fesada uğramış olmasına rağmen o fitnelerden sakınır. Aynı zamanda yakınlarını dini açıdan yaptıkları yanlışlar hususunda uyarır. Kendisi de bunlara dikkat eder. Kendi yaptığı yanlışları düzeltmeye önem verir. Dilini korur (kötü söz söylemez). Dediklerine dikkat eder. Bildiği konularda ve söylediğinin faydalı olacağını düşündüğü zaman konuşur. Susmasının faydalı olacağını düşündüğü zaman susar. Kendisini ilgilendirmeyen meselelere fazla karışmaz. Organlarında en çok dilinden korkar. Çok gülmenin zararlarını bildiği için az güler. Huzur veren yüzü, tatlı sözü vardır. Kimseyi çekiştirmez, hor görmez, hakaret etmez, küfür etmez, haksızlık etmez ve kıskanmaz. O Kur’an-ı, sünneti ve fıkhı kendine güzel amelleri gösteren bir rehber yaptı. Bunların yasakladıkları şeylerden uzak durur ve etrafını bu yasaklardan korur. Küçük büyük fark etmez her kim bir hakikati söylerse kabul eder. Allah’tan kendisine yüksek mertebeler vermesini ister. Kullarından istemez. Kibri sevmez. Nefsinin kibirli olmasından çekinir. Kur’an vasıtası ile dünyalık elde etmeyi ve ihtiyaçlarını karşılamayı hoş görmez. Devlet büyüklerinin çocuklarına hoş görünmek için Kur’an-ı kullanmaz. Zenginler kendine ikramda bulunsun diye yanlarında Kur’an okumaz. Az ve kendisine yeterli olanla kanaat getirir. Dünyalıkların nefsinin aşırı gitmesine sebep olmasından sakınır. Kur’an ve sünnetin emirlerini yerine getirir. Yemeyi, içmeyi, giyimi ve uykuyu ilim ve irfanla yerine getirir. Ailesi ile ilişkilerini, Kardeşleri ile olan ilişkilerini ilimle gerçekleştirir. Akraba ziyaretini ihmal etmez. Anne-babaya iyilik ile muamele etmenin farz olduğunu bilir. Helal bir konuda yardım istediklerinde onlara yardım eder. Allah’a isyan olan bir meselede yardım istediklerine onları incitmeden ve güzel bir üslup ile geri çevirir ve onların da bu hatayı yapmamaları için güzel bir dil ile uyarır. Akrabalarını ziyaret eder. Aradaki bağı koparmayı çirkin görür. Her kim bağını koparsa bile o koparmaz. Her kim kendisine kötülük yaparak günah işlerse o ona iyilik yaparak sevap işler ve Allah’a itaat eder. İşlerinde hoşgörülüdür. Hayırlı olan bir şeyi öğretmede sabırlıdır. Ondan ders öğrenen kişi onu sever. Sohbetinde bulunduğu kimseler onun orda olması ile huzur bulur. Sohbetleri faydalı olur. Fıkıh ilmini her hayırda kendine rehber edinmiştir. Kur’an’ı öğrettiğinde öğrenen kişiler anlar ve kavrarlar. Allah’ın emirlerini doğru aktarma kaygısı vardır: emirlerine uyma, yasaklarından kaçınma gibi. Onun derdi sureyi bir an önce bitirmek değildir.Onu derdi ne zaman Allah için her şeyden vazgeçebilirim? Ne zaman muttakilerden olurum? Ne zaman iyilikseverlerden olurum? Ne zaman Allah’a güvenenlerden olurum? Ne zaman Allah’tan korkanlardan olurum? Ne zaman sabredenlerden olurum? Allah’ın emirlerini ne zaman anlarım? Okuduklarımı ne zaman kavrayabilirim? Nefsimin hevasını ne zaman yenebilirim? Ne zaman Allah yolunda hakkıyla cihat edebilirim? Ne zaman Kur’an’dan ibret alabilirim? Ne zaman sadece Allahı zikredebilirim?
Her kimde bu ve buna yakın sıfatlar var ise o kişi hakkıyla Kur’an-ı okuyor demektir. Kur’an-ı hakkıyla tatbik ediyor demektir. Kur’an da bu kimseye ahirette şahit ve şefaatçi olacaktır. Onun arkadaşı ve koruyucusu olacaktır. Bu sıfatlara sahip olan kimse hem kendisine hem de ailesine fayda sağlar. Aynı zaman da Allah bu kimsenin anne-babasına ve çocuğuna dünya ve ahirette hayırlar ihsan eder.’[3]
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sözünde geçen; Kur'an ehli, Allah ehli ve Allah’ın has kullarından biri olmak için bir nasip olmasını isteyen bir kimse, en az ayda bir kere Kur’an-ı hatim etmesi gerekir.
Abdullah b. Amr’dan gelen rivayete göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: ‘Her ayda bir Kur’an’ı okuyup hatmedin buyurdu. sahabe dedi ki: gücüm bundan daha fazlasına da yeter, dedi. Bunu tekrarlayınca üç günde bir hatim getir dedi.’[4]
Şeyh’ul İslam İbn Teymiyye Rahimehullah şöyle dedi:
Abdullah b. Amr’ın rivayetinde doğrusu Rasulullah yedi günde bir hatmede durdu. Ki Rasulullah ay da bir hatim edin diyerek başlamıştı. Böylece hatim süresini bir hafta ile bir ay arasında olarak belirlemiş oldu.
Kırk günde bir hatim edilir diye başladığı rivayet edilmiştir. Bu kapasite ile ilgilidir. Üç günde bir bitirmeye ise içtihat olarak bakılır.’[5]
Bunun anlamı: En iyisi Kur’an-ı bir hafta ile bir ay arası bir sürede hatim etmektir. Çok meşgul ise kırk güne kadar ruhsat verilebilir.
Kur’an’a bakmadan bir gün bile geçirmemesi gerekir. Rabbinin kelamını okumalıdır. Günlük düzenli olarak okuduğu belli bir virdi olması gerekir. Bunun yaklaşık olarak en az bir cüz olması gerekir. Bundan ne kadar fazla olursa o kadar daha iyi olur. Aynı zamanda edep, ahlak ve hükümlerini uygular, amel eder ve tatbik eder.
Osman Radiyallahu anhu ’dan gelen rivayette şöyle demiştir: ‘Kur’an’a bakmadan üzerimden bir gece ve ya gündüzün geçmesini hiç istemem.’[6] Kur’an’a bakarak okumayı kast etti.
İbn Kesir Radiyallahu anhu şöyle dedi:
‘Kur’an’a bakmadan bir gece ve ya gündüzü geçiren adam hor görülür.’[7]
Şeyh b. Cibrin Radiyallahu anhu şöyle dedi:
‘sene boyunca Kur’an okuyan kimse Allah ehli olan ve onun has kullarından ve ehli Kur’an kimselerdir. Müslüman olan bir kimsenin Kur’an’a önem vermesi gerekir. Onu hakkıyla okuyan kişilerden olmalıdır. Onun helalini helal, haramını haram olarak uygulayan kimselerden olmalıdır. Hükümlerini uygulayan kişilerden olmalıdır. Müteşabih olan ayetlerine iman etmesi gerekir. İlginç olaylarında durması gerekir. Örneklerine itibar etmesi gerekir. İçindeki kıssalara itibar eder. Her ne kadar Kur’an okuyan için sevap olsa da öğretilerini uygular. Çünkü Kur’an’ı Kerim amel edilip uygulanması için indirilmiştir.
Her kim zikir ehlinden olmak isterse Allah’ın kitabını hakkıyla okuması gerekir. Kur’an-ı mescitte, evinde ve işinde okur. Hiçbir zaman Kur’an’dan gafil olmaz ve sadece okumayı Ramazan ayı ile sınırlandırmaz.
Kur’an okuduğun zaman fazla okumaya özen göster. Örneğin beş günde bir ve ya üç günde bir hatim etmeye çalış. Bu konuda en iyisi insan kendine öğle ve ya ikindi ve ya yatsı namazından sonra bir hizib okumak için kendine program yapmasıdır. Sene boyunca Kur’an’ın etkilerini üzerinde hissetmen gerekir. Allah’ın kelamı sana tatlı ve sevimli gelmesini sağlamalısın. Bunda bir haz bir lezzet ve güzel bir tat alacaksın. Okumaktan sıkılmadığın gibi dinlemekten de sıkılmayacaksın.
Bu nitelikler Allah ehli olan ve onun has kullarından olan ehli Kur’an kimselerde olması gereken niteliklerdir.’[8]
Günlük Kur’an okuma virdi olan bir kimsenin seyahat, hastalık vb. bir sebep ile yapmamasının bir sakıncası yoktur. Bunun delili Ebu Musa’dan Radiyallahu anhu gelen rivayette Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: ‘Bir kul hastalandığında ve ya bir seyahate çıktığında, mukim iken ve sağlığında yaptıklarının aynısı vardır.’[9]
Ehli Kur’an olmak isteyen bir kimsenin özürsüz bir gün bile Kur’an okumadan geçirmemesi gerekir. Kur’an’ın sahibi her zaman onunladır ve ondan haberdardır.
Allah en iyisini bilendir.