Allah’a hamd olsun.
Hamd, yalnızca Allah'adır.Birincisi:
İmam Nevevî -Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir:
"Terâvih namazı, âlimlerin oybirliğiyle sünnettir." ("Şerhu'l-Muhezzeb"; c: 3, s: 526)
el-Hatîb eş-Şerbînî -Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyle demiştir:
"Âlimler, Terâvih namazının sünnet oluşunda ve Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şu sözünden muradının Terâvih namazı olduğunda ittifak etmişlerdir:
مَنْ قَامَ رَمَضَانَ إِيمَانًا وَاحْتِسَابًا غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ وَمَا تَأَخَّرَ . [ رواه البخاري ]
"Kim, vâdettiği sevâba inanarak ve sevâbını Allah'tan umarak Ramazan gecelerini namaz kılarak geçirirse, geçmiş ve gelecek (küçük) günahları bağışlanır." (Buhârî)" ("Muğni'l-Muhtâc", c: 1, s: 460)
Terâvih namazının cemaatle edâ edilmesinin meşru oluşu konusunda (21740) nolu sorunun cevabına bakabilirsiniz.
İkincisi:
Ömer'in -Allah ondan râzı olsun- Terâvih namazında insanları biraraya getirmesine ve Ebu Bekir'in -Allah ondan râzı olsun- onları biraraya getirmemesine gelince, bu soruya İmam Şâtıbî -Allah ona rahmet etsin- şöyle cevap vererek şöyle demiştir:
"...Ebu Bekir -Allah ondan râzı olsun- bunu yapmamasının sebebi şu iki şeyden birisidir:
Birincisi: Ya Ebu Bekir -Allah ondan râzı olsun-, insanların, namazı gecenin son bölümünde kılmalarını ve bu hal üzere devam etmelerini, gecenin ilk bölümünde bir imamın arkasında biraraya getirmekten daha fazîletli olduğunu görmüştür. Nitekim Tartûşî bu görüşü zikretmiştir.
İkincisi: Ya da Ebu Bekir'in -Allah ondan râzı olsun- dînden dönenler ve bunun gibi Terâvih namazından daha önemli şeylerle meşgul olmasıyla zamanının dar oluşundan dolayı bu fer'î (tâli) meselelere bakamamıştır (vakit bulamamıştır).
İslâm dîni Ömer'in -Allah ondan râzı olsun- zamanında istikrara kavuşunca ve –rivâyetlerde geldiği üzere- Ömer -Allah ondan râzı olsun- insanları mescitte gruplar halinde namaz kıldıklarını görünce şöyle demiştir:
"İnsanları bir imamın arkasında toplarsam, daha uygun olur."
Ömer -Allah ondan râzı olsun- bunu gerçekleştirince, gecenin sonunda namaza durmalarının daha fazîletli olduğunu insanlara duyurdu. İlk müslümanlar da bunun doğru olduğunda ittifak edip kabul ettiler. -Bilindiği üzere İslâm ümmeti- dalâlet üzere biraraya gelmez. Nitekim fıkıh usûlü âlimleri, şer'î bir delil olmadan icmâın mümkün olmadığını belirtmişlerdir." ("el-İ'tisâm"; c: 1, s: 194)
Allah Teâlâ en iyi bilendir.