Allah’a hamd olsun.
İrin, yaralarda kan bozulmasından dolayı akan yapışkan ve sarı renkli bir sıvıdır. (Mucem Luğat el Fukaha 373)
Yaralanma esnasında ince ve sıvı olup kanla karışık olması veya daha sonra katılaşıp sararması hüküm açısından aynıdır. Sonuç olarak irin kan hükmündedir. Necaset açısından dört mezhepte kan hükmündedir. Çünkü irin aslında kandır. Şayet kan necis ise irin de necis olur. (Bedai el Sanai 1/60, el Mecmu 2/558, el Kavanin el Fıkhye s27)
İrin kandan oluşur. Fer’i olan şeyler aslının hükmünü alırlar.
Ayrıca kanın necis olduğunu (114018 ) nolu sorunun cevabında açıklanmıştır.
El Mevsua el Fıkhiye 34/128: Fıkıh alimleri şöyle der: İrin insan vücüdundan aktığı için necistir. Çünkü bu madde habis/kötü bir maddedir. Yüce Allah habisleri/kötü ve çirkin şeyleri haram kılmıştır. Ayrıca necaset anlamı irinde de bulunmaktadır. Bilindiği gibi irin, kanın bozulmasıyla dönüşen bir maddedir.
İmam Ahmed’e göre irin, kandan daha hafif bir necasettir.
İbn Ömer ve el Hasan irini kan gibi görmezler. (el Muğni 2/483)
“Kandan affedilen ve küçük miktarda necis görülmeyen durumlarda irinde daha fazla tölerans tanınır”. Çünkü necaseti kandan meydana gelmiştir. (ibn Kudame 2/484)
İmam Ahmed Rahimehullah’a şöyle soruldu: Kan ve irin aynı hükümde midir?
Cevap: Hayır, kanda kimse ihtilaf etmemiş. Fakat irinde ihtilaf vardır. İrin, kandan daha hafiftir. (İğasetullehfan 1/151)
Şeyh İbn Teymiye, irinin tahir olduğunu savunup şöyle demiştir: İrine bulaşan elbiseyi yıkamak vacip değildir. Ayrıca irinin necis olduğuna dair delil bulunmamaktadır.
Sonuç olarak tedbir açısından alimlerin cumhuru görüşü tercih edilir. Düşük miktarlar affedilir. Fakat fazlası necistir. Hastaların bundan sakınmaları mümkün değilse “Umum el Belva” sakınılamayan durum açısından affedilir.
En iyisini Allah bilir.