Perşembe 23 Şevval 1445 - 2 Mayıs 2024
Türkçe

Eşler Arasında Sevgi Ve Şefkat

Soru

Migren ve sinir krizleri gibi rahatsızlıklar yaşıyorum, doktorun dinlenmemi tavsiye etmesine rağmen kocamın dinlenme izni vermemesinin hükmü nedir? Çocuklarımız var ancak o, rahatlığım için hiçbir şey yapmıyor ve sağlık sorunları yaşadığıma inanmak istemiyor. Bu durumda ne yapmam lazım?

Cevap metni

Allah’a hamd olsun.

Allah'ın kutsal şeriatında evliliğin en büyük amaçlarından biri, eşler arasında sevgi ve merhametin hâkim olmasıdır ve evlilik hayatı bu temel üzerine inşa edilmelidir. Yüce Allah şöyle dedi: “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rum 21)

İbn Kesir Rahimehullah şöyle dedi: Ayette geçen “Mevedde” sevgidir. “Rahmet” ise şefkattir. Koca eşiyle ilişkisini onda duyduğu sevgi ve ona olan şefkatiyle sürdürür.

Sana tavsiyemiz kardeşim; Cenâb-ı Hakk'ın eşler arasındaki ayette bildirdiği şefkat ve merhameti göz ardı etme! Müminlerin anneleri ile sahabe kadınlarının hallerini iyice düşün, Allah hepsinden razı olsun. Özellikle de Hatice r.a, Allah ondan razı olsun. Ailenin mutluluğu için çaba sarf ettiğinizde Allah'ın izniyle bunun olumlu sonuçlarına şahit olacaksınız.

Gönülleri kazanmanın en büyük sebeplerinden biri, bazı salih kimselerin ifade ettiği gibidir: “İyilik, kolay bir şeydir; güler yüzlü ve yumuşak sözlü olmaktır.”

 Öyleyse kocanıza bu iyiliği yapın, ta ki o size özgü bir nitelik haline gelinceye kadar; onun kalbini kazanın ve onun kalbinde size karşı sevgi ve merhameti canlandırın.

Ama hepsinden önce gelen ve hepsinden önemlisi yüce Allah’ın şu sözüdür: “İyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. Bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir. Bu güzel davranışa ancak sabredenler kavuşturulur. Buna ancak (hayırdan ve olgunluktan) büyük payı olanlar kavuşturulur.” (Fussilet 34-35)

Şeyh İbn Sa’dî Rahimehullah şöyle dedi: “Yani: Yüce Allah'ın rızası için iyi işler yapmak ve itaat etmek; O'nu hoşnut etmeyen, razı olmadığı kötü işler ve itaatsizlik yapmakla eşit değildir. Yaratılmışlara iyilik yapmak; mahiyeti, niteliği ve karşılığı açısından kötülük yapmakla bir olamaz. “İyiliğin karşılığı ancak iyilik olur.”  

Sonra, size zulmedenlere karşı iyilik yapmanız anlamına gelen çok ehemmiyetli bir iyilik emretti ve şöyle buyurdu: “Kötülüğü en güzel bir şekilde sav.” Yani: İnsanlar arasından, özellikle de üzerinde büyük bir hak sahibi olan biri; (akraba, arkadaş vb.) sana sözle ve fiilen haksızlık ederse ona kötülükle karşılık verme! Onu bağışla ve yumuşak sözle cevap ver. Eğer o seni terk eder ve seninle konuşmazsa bile ona güzel söz söyle ve ona selam ver. Şüphesiz kötülüğe karşı iyilikle karşılık verirsen, büyük fayda elde edersin. “Bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir.” Bu güzel huya ancak sabredenler yani nefislerini hoşnut olmadığı huylara zorlayanlar varır. Çünkü nefisler kendilerine kötülük edenlere kötülük yapmaya ve affetmemeye meyillidir.

İnsanoğlu; sabreder, Allah’ın emirlerini yerine getirir, kötülüğe karşılık kötülük yapmanın faydası olmadığını idrak eder, kötülükle karşılık vermenin düşmanlığı körüklediğini bilir; iyilik yapmakla değerinin düşmediğini (bilakis Allah için alçak gönüllü olanı Allah yükseltir) anlar ve tüm bunları gönül hoşnutluğuyla yaparsa büyük karşılığı elde etmiş olur. “Buna ancak (hayırdan ve olgunluktan) büyük payı olanlar kavuşturulur.” (Tefsir el Sa’dî 549-550)

Tüm bunlar genel olarak insanların hakları hakkında söylenmişse peki ya eşinizin hakları için durum nedir? Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle demiştir: "Şayet ben bir insanın başka bir insana secde etmesini emredecek olsaydım hakları nedeniyle kadına, kocasına secde etmesini emrederdim." (Ebu Davud 2140, Tirmizî 1192, Elbani sahihi)

Seninle konuşarak başladık, sevgili kardeşim. Çünkü bunu soran sensin ve senin tavsiyelerimizi dinleyip yanıt verme olasılığının daha yüksek olduğunu düşünüyoruz. Bunun bedeli bazı haklarından vazgeçmen anlamına gelse dahi sana haksızlık edenleri bağışla! Haksızlıkları affetmenin bir ayıp veya eksiklik olduğunu kim iddia edebilir? Bilakis bu mükemmelliğin ta kendisidir.

Ebu Hureyre r.a’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle dedi: "Sadaka vermek, maldan bir şey eksiltmez. Allah, (başkasının kusurunu) affeden kulunun ancak izzetini artırır. Ve her kim Allah için tevazu gösterirse, Allah onu yüceltir." (Muslim 2588)

Kocanızla konuşmak veya ona öğüt vermek ise; şefkatli bir nasihatçinin sözüdür ve onu çok seven, onun başına geleceklerden endişe eden, Allah’a karşı gelip şeytana itaat etmekten uyaranın öğüdüdür. Câbir b. Abdullah r.a’dan rivayetle Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle dedi: “Şeytan tahtını su üzerine kurar, sonra çetelerini insanlara gönderir. Çetelerinden onun yanında en yakın mertebede bulunanlar, insanlar arasında en çok fitne çıkaranlardır. Bunlardan biri, Şeytanın yanına gelir ve: “Falanla o kadar uğraştım, nihayet onu şu ve şu halde bırakıp geldim” der. İblis de ona, “Vallahi bir şey yapmış değilsin.” diye karşılık verir. Bir başkası gelir, o da: “Ben falan adamla uğraştım, nihayet onunla ailesini birbirinden ayırdım.” der. İblis onu yanına yaklaştırır ve ona: “Sen ne iyi yapmışsın!” diye cevap verir. (Muslim 2813)

Başka bir hadiste:

“Kadınlar hakkında Allah’tan korkun. Çünkü siz, onları ‘Allah’ın emânı ile aldınız ve Allah’ın adını anarak (nikâh kıyıp) kendinize helal kıldınız…”  (Muslim 1218)

Ey Allah’ın kulu! Allah’ın sana verdiği emanete öyle mi davranılır?

Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’in tavsiyesine öyle mi uyulur?

Zira Rasulullah: “Kadınlara iyi davranmayı birbirinize tavsiye ediniz.” demiştir. (Buhari 3331, Muslim 1468)

Başka bir hadiste: “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım.” (Tirmizî 3895, İbn Mâce 1977)

İyi geçinme böyle mi olur?

Oysa yüce Allah şöyle demiştir: “Onlarla iyi geçinin.” (Nisa 19)

Sorumluluk böyle mi olur?

Oysa Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle demiştir:

 ''Hepiniz çobansınız, hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır ve sürüsünden sorumludur. Erkek, ailesinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Kadın, kocasının evinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Hizmetkâr, efendisinin malının çobanıdır; o da sürüsünden sorumludur. Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve güttüğünüz sürüden sorumlusunuz.'' (Buhari 893, Muslim 1829 )

Sahabe olan Âiz b. Amr, zalim olan vali Ubeydullah b. Ziyâd'ın yanına girerek şunları söylemiş:

—  Ey oğulcuğum! Ben Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem)'i: “Şüphesiz çobanların en kötüsü insafsız deve bakıcılarıdır. Sakın onlardan olma!” buyururken işittim. (Muslim 1830)

Bu kişilerden olmaktan korkmuyor musun?

Aişe r.a şöyle dedi:

Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem Bâki’den döndüğünde başım ağrıyordu ve “Ah, başım!” diye söyleniyordum. Bunun üzerine Rasulullah: “Aslında ah, benim başım!” (İbn Mâce 14656, Elbani-el Mişkât 5970)

Hatırlaman gerekir ki Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem vefat ettiğinde Aişe r.a, on sekiz yaşındaydı. Bu demektir ki onun çektiği baş ağrısı, on sekiz yaşından önceydi. Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem, onu doğrulayıp duygusal olarak aynı acıyı paylaşmıştır.

Aişe r.a’ya şöyle soruldu: Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem evde ne yapardı? Aişe r.a: “Aile hizmetinde bulunurdu ancak namaz vakti geldiğinde namaza giderdi.” (Buhari 676)

Ey Allah’ın kulu!

Bir gün zayıf düşersin ve bu zayıf kadına muhtaç olursun. Senin ona davrandığın gibi sana davranmasını ister misin?

Yoksa senden daha iyi olmasını mı istersin?

Sen ona inanmadığın halde o sana inanıyor, onu ihmal etmene rağmen seni koruyor, ona şiddet gösterdiğin halde sana yumuşak davranıyor. Bunların en iyi durumu bile acıdır.

Ey Allah’ın kulu, Kendine iyilik yolunu seç. İyiliğin karşılığı ancak iyiliktir. (Rahman 60)

İyilik yapan karşılığından mahrum kalmaz. Allah katında, insanlar katında iyilik kaybolmaz.

Kaynak: İslam Soru-Cevap Sitesi