Cumartesi 20 Cemaziyes-Sani 1446 - 21 Aralık 2024
Türkçe

Namazın bilinen şekliyle kılınmasının hikmeti

Soru

Neden namazı tekbir getirerek, ayakta ve secdeye giderek kılarız? Oturarak Kur’an okumak ve dua etmek yeterli değil midir? Neden bilinen şekliyle kılarız?

Cevap metni

Allah’a hamd olsun.

Birincisi: -Allah sizi hidayet etsin- Hanif dinimizin temeli dinleme ve itaat üzerine kurulmuştur. Nasıl ki bir doktorun dediklerine güveniyor, karşı çıkmıyorsak ve tartışmasız talimatlarını uyguluyorsak aynı şekilde ve daha ötesinde Allah’ın emirlerini yerine getirmeliyiz. şayet doktor: “ilacı yemekten sonra alacaksın” dediğinde biz de: “ilacı neden yemekten önce değil” diye itiraz edebilir miyiz?!

Veya doktor: “yedi damla alacaksın” dediğinde biz: neden beş damla değildir. Diye sorabilir miyiz?! Bilakis ilaç pahalı olsa bile tadı çok acı olsa dahi talimatlara kusursuz uyarız. Bununla birlikte doktor bir insan olup şifaya sahip değildir. Hata yapar veya isabet eder, hatta hataları doğrularından daha fazla olabilir. Bu bağlamda bizim şeriatta bağlılığımız daha şiddetli olması gerekir. Zira şeriat, hikmet sahibi olan yüce Allah’tan indirilmiştir. “Allah, yaptığından dolayı sorgulanamaz fakat onlar sorgulanırlar.” Enbiya/23

İman, Allah’a ve Resulune tam teslimiyetle gerçekleşir. Yüce Allah şöyle dedi: “Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar.” Nisa/65

Başka bir ayette: “Aralarında hüküm vermek için Allah’a (Kur’an’a) ve Resûlüne davet edildiklerinde, mü’minlerin söyleyeceği söz ancak, “işittik ve iman ettik” demeleridir. İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.” Nur/51

diğer ayette: “Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler de (iman ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: “Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.” Şöyle de dediler: “İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır.” Bakara/285

El Sadi şöyle dedi: “Bu müminlerin tarafından Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’in getirdiği Kur’an ve Sünnet’e tam teslimiyet demektir. Ve onlar kabul ve itaat etmek üzere dinlediler. (Tefsirussadi s. 961)

Her kim bu ayetleri düşünürse dinin temeli, teslimiyet boyun eğme ve alemlerin rabbi olan Allah’a itaat üzerine kurulduğunu görecektir. Nasıl olurda insan kendini her şeyiyle yüce Allah’a teslim etmez!? Öyle bir rab ki her şeyi yaratmış, rızıklandırmış ve her türlü tedbiri koymuştur?!.

Rasulullah’ın Allah tarafından gönderilen bir peygamber olduğuna iman eden kimse onun dediklerine nasıl teslim olmaz!?

Şayet bir insan sorulan soru metoduyla davranırsa sonu ateistliğe gider. Sen Kur’an ve dua yeter dersin diğer sadece Kur’an okumak yetmez mi? Diye sorar. Üçüncüsü: Bu namaza ne gerek var ki?! Sadece Laileheillallah demek yeterlidir. Bu sorular zekat, oruç, hac ve diğer şeriat hükümlerinde sorulabilir. Sonuç şeriat inkarcılığı ve ateistlik olur.

İkincisi: Namaz, kulluğun sembolüdür. Namaz, yüce Allah’a boyun gerçekleşecek şekilde en mükemmel ve en ideal şekliyle farz kılınmıştır. Öyle ki insan namazında kıbleye yönelir, Allah’ı huzurunda başını eğer daha sonra rükua saygıyla eğilir daha sonra zillet ve boyun eğmeyi daha ileriye götürerek secdeye kapanır.

Bu konuyla ilgili eksik bir şey bırakmayan İbn Kayyım’ın “El Salat” adlı eserinde tekbirden selama kadar olan tüm fiillerin ve söylemler ile ilgili detaylı bilgiler bulabilirsiniz.

Allah, bizi doğru yola hidayete erdirsin ve namazı bizim gözümüzün aydınlığı kılsın.

En iyisini Allah bilir.

Kaynak: İslam Soru-Cevap Sitesi