Allah’a hamd olsun.
Birincisi:
Allah Teâlâ'dan, soruyu soran bacımıza şifâ vermesini dileriz. Dînde bilgili olmak için gösterdiği gayretten ve dîni ile ilgili konularda bilgi sahibi olmak için utanmamasından dolayı Allah Teâlâ kendisini en güzel şekilde mükafatlandırsın.
İkincisi:
Namaz kılan bir kimse, namaz sırasında kendisinden hiçbir şey çıkmadığı haldekimi zaman kendisinden yel çıktığını zannedebilir.Bu durum, namazı bozmak ve namazda huşu duymasına bununla engel olmak isteyen şeytanın bir vesvesesi olabilir. Namaz kılan kimsenin, kendisinden bir şey çıktığından emîn olmadıkça namazını bırakması (bozması) gerekmez.
عَنْ عَبَّادِ بْنِ تَمِيمٍ عَنْ عَمِّهِ أَنَّهُ شَكَا إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ الرَّجُلُ الَّذِي يُخَيَّلُ إِلَيْهِ أَنَّهُ يَجِدُ الشَّيْءَ فِي الصَّلَاةِ، فَقَالَ: لا يَنْفَتِلْ أَوْ لَا يَنْصَرِفْ حَتَّى يَسْمَعَ صَوْتًا أَوْ يَجِدَ رِيحًا. [ رواه البخاري ومسلم ]
"Abbâd b. Temîm'den, o da amcasından rivâyet ettiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’e, namaz sırasında birşeyler hissettiği duygusu gelen (dübüründen koku veya ses çıktığı /yellendiği kendisine hayal edilen) kişinin durumundan şikâyette bulunulunca o şöyle buyurmuştur:
- (Dübüründen) bir ses işitmedikçe veya bir koku hissetmedikçe namazı bırakmasın." (Buhârî; hadis no: 137. Müslim; hadis no: 362.Lafız, Müslim'e aittir.)
Hadisten kastedilen şey; yel sesini işitmek veya kokuyu hissetmekle abdestin bozulmasının birbiriyle bağlantılı olması değildir.Aksine hadisten kastedilen şey; bir ses işitmese veya koku hissetmese bile insanın kendisinden bir şey çıktığından emîn olmasıdır. (Bkz: Nevevî'nin Sahih-i Müslim Şerhi; c: 4, s: 49)
Aslolan; namaz kılan kimsenin abdestli ise, abdesti şek ve şüpheyle bozulmaz. Aksine öncelikle hadesten (abdestin bozulduğundan) emîn olması gerekir.Eğer abdestini bozduğundan emîn olursa, namazdan çıkar ve abdest alır.
Hades (abdestin bozulması), ancak insanın şeksiz ve karmaşık olmayan bir şekilde ön ve arkasından çıktığından emîn olduğu şeyle olur.Karında bir şişkinlik meydana geldiğini hissetmeye gelince, -kendisinden bir şey çıkmadıkça- bu durum abdesti bozan şeylerden değildir.
Şikâyet ettiğiniz bu gazların hükmü, istihâze olan kadın ile idrarını tutamayan (seles-i bevl) olan kimse gibidir. (Muhammed b. Salih el-Useymîn; "eş-Şerhu'l-Mumti"; c: 1, s: 437)
Bu gazların iki hali vardır:
Birincisi:
Bu gazların kesildiği ve sona erdiği bir vaktinin olmasıdır. Örneğin gazlar çıktıktan sonra bir süre gazların gelmediği vakitte abdest alıp namaz kılma imkânı buluyorsanız, sonra tekrar gazlar çıkmaya başlıyorsa, gazların kesildiği bu süre içerisinde abdest alıp namazı kılmanız gerekir.
İkincisi:
Gazların sürekli olarak çıkması ve gazların kesildiği belli bir sürenin olmaması, aksine her an için gazların çıkmasının mümkün olmasıdır. Bu durumda namaz vakti girdiği zaman her namaz için abdest almanız ve bu abdestle namaz kılmanız gerekir.Bu gazlar, abdest alırken veya namaz kılarken çıksa bile, sizin abdest veya namazınıza bir zararı yoktur.
Şeyhuslislâm İbn-i Teymiyye -Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyle demiştir:
"Bir namaz kılma süresi kadar abdestini koruma (bozmama) imkânı olmayan kimse, abdest alır ve namazını kılar. Namaz sırasında kendisinden çıkan şeyin ona hiçbir zararı yoktur.İmamların oybirliğiyle bununla onun abdesti de bozulmaz.Bu kimse için en çok gereken şey; her namaz için abdest almasıdır." (Mecmû'u Fetâvâ Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye; c: 21, s: 221)
İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi'ne; idrarını tutamama (seles-i bevl) hastalığına yakalanan, idrarını yaptıktan bir süre sonra, idrarının kesilmesini beklediği takdirde cemaati kaçıran kimsenin hükmünün ne olduğu sorulmuş, bunun üzerine komite şöyle cevap vermiştir:
"Eğer idrar akıntısının bir süre sonra kesileceğini biliyorsa, cemaatin fazîletini elde etmek için bu halde namaz kılması câiz değildir. Bu kimsenin, cemaati kaçıracak olsa bile, idrar kesilinceye kadar beklemesi, ardından da yeniden istinca yapması (tahâretlenmesi), sonra da abdest alıp namazını kılması gerekir.Bu kimsenin, cemaatle namaz kılmaya yetişmek için namaz vakti girdikten sonra bir an önce istinca yapması (tahâretlenmesi), ardından da abdest alması gerekir."
Yine, İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi Fetvâları'nda şöyle gelmiştir:
"Aslolan, yel çıkmasının abdesti bozmasıdır. Fakat bir kimseden sürekli olarak yel çıkıyorsa, namaz kılmak istediğinde her farz vakit namazı için abdest alması gerekir. Daha sonra namazda iken kendisinden yel çıkarsa, bu yel onun namazını bozmaz. Bu kimsenin bitirinceye kadar namazına devam etmesi gerekir.Çünkü bu, Allah Teâlâ'dan kullarına bir kolaylık, onların üzerinden zorluk ve meşakkati kaldırmaktır.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
.... يُرِيدُ اللّهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلاَ يُرِيدُ بِكُمُ الْعُسْرَ... [ سورة البقرة من الآية :185 ]
"Allah, sizin için (dîninde) kolaylık ister, güçlük (ve meşakkat) istemez." (Bakara Sûresi: 185)
Yine şöyle buyurmuştur:
... وَمَا جَعَلَ عَلَيْكُمْ فِي الدِّينِ مِنْ حَرَجٍ ... [ سورة الحج من الآية: 78 ]
"O (Allah), dînde sizin için bir zorluk kılmamıştır."(Hac Sûresi: 78) (İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi Fetvâları; c: 5, s: 411)
Üçüncüsü:
Bu pis kokuyla mescide gitmenize gelince, bu câiz değildir. Çünkü mescitler, namaz kılanlara ve meleklere eziyet veren ve onları rahatsız eden her türlü pis kokulardan korunması ve muhafaza edilmesi gerekir.
Nitekim Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- sarımsak veya soğan yiyen kimsenin mescide yaklaşmasını yasaklamıştır.
Câbir b. Abdullah'tan -Allah ondan ve babasından râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
مَنْ أَكَلَ ثُومًا أَوْ بَصَلًا فَلْيَعْتَزِلْنَا، أَوْ قَالَ: فَلْيَعْتَزِلْ مَسْجِدَنَا، وَلْيَقْعُدْ فِي بَيْتِهِ. [ رواه البخاري ومسلم ]
"(Pişmemiş) sarımsak veya soğan yiyen, bizden uzak dursun. (Veya şöyle buyurdu): Mescidimizden uzak dursun ve evinde otursun." (Buhârî ve Müslim)
Yine, Câbir b. Abdullah'tan -Allah ondan ve babasından râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
مَنْ أَكَلَ الْبَصَلَ وَالثُّومَ وَالْكُرَّاثَ فَلا يَقْرَبَنَّ مَسْجِدَنَا، فَإِنَّ الْمَلائِكَةَ تَتَأَذَّى مِمَّا يَتَأَذَّى مِنْهُ بَنُو آدَمَ. [رواه مسلم]
"(Pişmemiş) soğan, sarımsak ve pırasa yiyen, sakın mescidimize yaklaşmasın! Çünkü Âdem oğullarının rahatsız oldukları şeylerden, melekler de rahatsız olurlar." (Müslim; hadis no: 564.)
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-, üzerinde soğan veya sarımsak kokusu bulunan kimsenin mescitten çıkarılmasını emrederdi.
Nitekim Ömer b. Hattab'tan -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:
إِنَّكُمْ أَيُّهَا النَّاسُ! تَأْكُلُونَ شَجَرَتَيْنِ لا أَرَاهُمَا إِلا خَبِيثَتَيْنِ: هَذَا الْبَصَلَ وَالثُّومَ، لَقَدْ رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا وَجَدَ رِيحَهُمَا مِنْ الرَّجُلِ فِي الْمَسْجِدِ أَمَرَ بِهِ فَأُخْرِجَ إِلَى الْبَقِيعِ، فَمَنْ أَكَلَهُمَا فَلْيُمِتْهُمَا طَبْخًا. [رواه مسلم]
"Ey insanlar! Şüphe yok ki siz, şu iki bitkiyi, soğan ve sarımsağı yiyorsunuz. Ancak ben,bu ikisini habis (pis/kötü) olarak görüyorum. Andolsun ki ben, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'i, bu iki bitkinin kokusunu mescitte bir kimsenin üzerinde bulduğu zaman, onun mescitten çıkarılıp Baki'ye götürülmesini emrettiğini gördüm. Kim bu iki birkiyi yemek isterse, pişirerek onun kokusunu öldürsün (gidersin)." (Müslim; hadis no: 567).
Allah Teâlâ en iyi bilendir.