Allah’ın izniyle İslam Soru ve Cevap sitesi’nin İslam ve Müslümanlara hizmeti devam ettirebilmesi için Lütfen cömertçe siteye destek olalım.
Allah’a hamd olsun.
Cevap:Hamd, yalnızca Allah'adır.
Birincisi:
Şer ve fitnenin meydana gelmesi, ahlâkî ve dînî fesadın vuku bulması sebebiyle, bir erkeğin, yabancı (namahrem) bir kadınla arkadaşlık ve dostluk ilişkisi kurması câiz değildir.
Bu konuda (1200), (9465) ve (103418) nolu soruların cevaplarına bakabilirsiniz.
İkincisi:
Ölünün cenaze namazını kılmak farzı kifâyedir.Müslümanlardan bir kısmı bunu yerine getirirlerse, bu farziyet diğerlerinden düşer. Aynı şekilde ölüyü yıkamak, kefenlemek ve kabristana götürüp defnetmek de farzı kifâyedir.
Bu konuda (14040) ve (127296) nolu soruların cevaplarına bakabilirsiniz.
Buna göre insanlar cenaze namazında hazır bulunmuşlar ve cenazenin namazını kılıp onu defnetmiş olduklarından, sizin bundan geri kalmanızda dolayı size bir günah yoktur. Özellikle imtihanlar ve oraya ulaşma imkanı zorluğundan dolayı cenaze namazından geri kalmakta siz mazursunuz. Aynı şekilde âile halkınıza da bundan dolayı bir günah yoktur.
Müslümanlardan herhangi bir ev halkından bir müslümanın cenazesinde hiç kimse hazır bulunmazsa, o ev halkının hepsinin cezalandırılacağına dâir okuduğunuz şeyin dînde hiçbir aslı yoktur.Sanırım siz, ilim ehlinin belirttiği, farzı kifâyenin tanımı hakkındaki sözlerini karıştırmışsınız.Çünkü ilim ehlinin sözlerinde farzı kifâyenin tanımı şudur:
"Şâri'in (Allah Teâlâ ve elçisi -sallallahu aleyhi ve sellem-), bütün mükelleflerden yapılmasını kesin olarak istemediği, mükelleflerden bir kısmı yerine getirirse, günahın diğerlerinden sâkıt olduğu, eğer hepsi terk ederse, hepsinin günahkâr olduğu hükümdür."
Fakat burada kastedilen şey şudur: bütün müslümanlar ölünün cenaze namazını kılmayı terk etmeleri, hiç kimsenin bunu yerine getirmemesidir. Cenaze namazının, ölünün yakın akrabaları veya âilesi olsalar bile, belirli bir ev halkı ile bir ilgisi yoktur.
Bu konuda Kuveyt Fıkıh Ansiklopedisi, c:7, s: 35'e bakabilirsiniz.
Üçüncüsü:
"Vahşet (yalnızlık) Namazı" olarak bilinen namaz, dînde sonradan çıkarılan bid'at bir namazdır. Ehl-i sünnet nezdinde böyle bir namaz bilinmemektedir, kitaplarında da böyle bir namaz geçmemektedir. Yalan, iftirâ, dînde bid'at çıkarmak ve Allah Teâlâ'nın izin vermediği şeyi dîn kılmakla yanıp tutuşan ve bununla tutkun olan kimse ancak bu namazı zikreder ve kılmakla emreder.
Bu namaz, bid'at konusunda aşırıya giden İmâmiye Şiâsı tarafından bilinmektedir. Bu namaz hakkında Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'den yalan bir hadis rivâyet etmektedirler. O hadisin metni de şöyledir:
لَا يَأْتِي عَلَى الْمَيِّتِ أَشَدَّ مِنْ أَوَّلِ لَيْلَةٍ، فَارْحَمُوا مَوْتَاكُمْ بِالصَّدَقَةِ، فَإِنْ لَمْ تَجِدُوا فَلْيُصَلِّ أَحَدُكُمْ رَكْعَتَيْنِ لَهُ.
"Ölü için kabre bırakıldığı ilk geceden daha çetin bir saat yoktur.Öyleyse sadaka vermekle ölülerinize merhamet edin; sadaka verecek bir şey bulamazsanız, iki rekat namaz kılın."
İmâmiye Şiâsı, bu namazın, ilk gecede mü'min ölüden kabrin yalnızlığını, şiddetini ve azabını kaldıracağını ve yeniden diriliş gününe kadar Allah Teâlâ'nın kendisine kabrini genişleteceğini iddiâ etmektedirler.
Bu namazın bâtıl olduğuna delil olarak şu söz yeterlidir:
Ehli sünnet nezdinde ve sahih muttasıl senetlerle rivâyet olunan hadis kitaplarında bu namazın hiçbir aslı yoktur. Bu namaz, ancak bid'at, yalan ve dalâlet ehlinin kitaplarında bulunmaktadır.
Bu konuda (92781) nolu sorunun cevabına bakabilirsiniz. Zirâ orada bid'at ehlinden, onların kitaplarından ve dalâletlerinden sakınılması gerektiği konusunda açıklama vardır.
Allah Teâlâ en iyi bilendir.