Allah’a hamd olsun.
,Birincisi:
İmam Tahavi Rahimehullah şöyle dedi: “İslam’ın ayağı, ancak teslimiyet üzerinde sabit durabilir”
Şeyh el Berak tahaviye şerhinde şöyle dedi: “Kulun dinde kalması ve huzur bulması, ancak teslimiyetle mümkündür”. Bu konuda yüce Allah şöyle buyurdu: “Kim ihsanda bulunan (biri) olarak yüzünü (kendini) Allah'a teslim ederse, artık gerçekten o kopmayan bir kulpa yapışmıştır. Bütün işlerin sonu Allah'a varır.” Lokman/22
İslam, teslimiyet ve itaattır. Bu da tartışma ve çekişme olmamasını gerektirir. Çünkü tartışan kimse, teslim olmamıştır.
Teslimiyet önemli ve asıl bir temeldir. Bu temel dinin en temel taşıdır. Allah’a, peygamberlerine ve kitaplarına iman teslimiyetle mümkündür.
Allah’a iman, Allah’ın hakkıyla ilah olduğu ve kendisinden başka ibadete layık olmadığını inanmaktır. Yüce Allah her şeyin rabbi ve sahibidir. Yüce Allah tüm mükemmel sıfatlara sahip ve tüm noksanlardan münezzehtir. Yaratmasında, şeriatında ve takdirinde hiçbir zulüm ve boş bir şey yoktur. Yüce Allah hikmet sahibidir.
Bunu gerçekleştirdikten sonra Allah ve peygamberinden gelen her emire teslim olmanız gerekir. Çünkü karşı gelmek ve tartışmak ancak iman zayıflığından dolayı meydana gelir.
Hakka aykırı olan her şey batıldır. Ancak bazen aykırılık çok açık bir şekilde kötü olabilir. İmanını kaybetmiş bir takım kafirler, Allah’ın şeriatına aykırı gelirler veya bazen dile getirmedikleri şeyleri içlerinden geçirirler.
Müslüman olan kimse, her türlü akla gelen aykırı düşüncelerle mücadele edip şeytan ve cahillerin laflarına karşı imanını güçlendirmesi ve Allah’ın hikmet ve adaletine sığınması gerekir.
Bununla birlikte şeriatın akla aykırı olmasını gerektirmez. Bilakis sağlam akıl, sahih olan delillere aykırı gelmez. Fakat aklın delillerle birlikte bir güçtür. Bunun sınırları vardır. İnsanın aklı her şeyi idrak edemez. Bilakis aklın duracağı sınırlar mevcuttur. Çünkü insan zayıf ve eksik yaratıldığı için her soruya cevap bulamaz. İnsana düşen vazife: Allah’ın hikmet sahibi olduğuna inanmak ve her şeyi Allah daha iyi bildiğini söylemektir.
İkincisi
Söylediğiniz yorum doğrudur bazı müfessirler bu bağlamda yorumlar getirmiştir.
Kurtubi tefsirinde şöyle geçmektedir: “Her kim Allah rızası için bir şeyi bırakırsa bıraktığı şeyin yokluğunu görmez” 18/26
Şeyh Sadi şöyle dedi: “Şakir ve Şakur Allah’ın güzel isimlerindendir. Bunun anlamı kullarından amellerin azını da kabul edip karşılığında büyük mükafaatlar verendir. O Allah ki; kulu emirleri yerine getirdiğinde ona yardım eder ve ona teşekkür eder. Kalbinde nur ve iman yerleştirir, vücudunda kuvvet ve dinçlik verir, tüm durumlarına bolluk ve bereket verir ve tüm çalışmalarında muvaffakiyet kılar.
Allah’ın kuluna teşekkür etmenin bir yönü de bir kul Allah rızası için bir şeyi bırakırsa Allah ona bıraktığı şeyden daha hayırlı bir şey nasip etmesidir. Her kim Allah’a bir karış yaklaşırsa Allah ona bir arşın yaklaşır. Her kim bir arşın yaklaşırsa Allah ona bir kulaç yaklaşır. Her kim Allah’a yürürse Allah ona koşarak gelir. Her kim Allah ile bir alış veriş yaparsa kat kat kazanç sağlar.
Allah şükürdar olmakla birlikte niyet, iman ve takvaya göre tam mükafaatı hak edeni bilir. Kulların tüm amellerini bilir ve hiçbir şeyi zayi etmez. Hatta kullar, umduklarından daha büyük karşılık görürler.
Üçüncüsü:
Ayetten farklı ve pratik bir anlam çıkarılabilir. Müslümanın dikkat etmesi gereken bir husus; tembellik yapmadan, tereddüt etmeden, geciktirmeden, ertelemeden ve hızlı bir şekilde Allah’ın emirlerine uymasıdır.
Zira yüce Allah, şöyle buyurdu: “Allah ve peygamberi bir işe hüküm ettiği zaman gerek mü'min olan bir erkek, gerek mü'min olan bir kadın için (ona aykırı olacak) işlerinde kendilerine seçme hakkı yoktur. Kim Allaha ve Resulüne isyan ederse muhakkak ki o, apaçık bir sapıklıkla yolunu sapıtmıştır.” Ahzap/36
Ayrıca aklına gelen anlam ve yorumları tefsir ilim ehline arz etmeni tavsiye ederiz. Sadi tefsiri birçok ince anlamları ve yorumları elde etmenize yardımcı olacaktır.
En iyisini Allah bilir.