Allah’a hamd olsun.
,
Bir musibet veya bela meydana geldiği zaman şüphesiz bunun ilacı yüce Allah’a tövbe etmek ve yalvarmaktır. Ayrıca gasbedilen hakları sahiplerine vererek bolca istiğfar getirmek, yüce Allah’ı tesbih etmek, salavat getirmek, sağlık ve afiyet dilemek, gerekli tedbirleri almak, korunmak ve tedavi olmak, kendini karantinaya almak ve bulunduğu takdirde aşı ve ilaç almak; yerine getirilmesi en önemli görevlerdir.
1-Tövbe ve yakarış konusunda yüce Allah şöyle buyurdu:
“Andolsun, senden önce birtakım ümmetlere de peygamberler gönderdik. (Peygamberlerini dinlemediler.) Sonunda, yalvarsınlar da tövbe etsinler diye onları şiddetli yoksulluk ve darlıklarla yakaladık. Hiç olmazsa onlara azabımız geldiği zaman yakarıp tövbe etselerdi ya.. Fakat (onu yapmadılar) kalpleri katılaştı. Şeytan da yapmakta olduklarını zaten onlara süslü göstermişti. (Enam 42-43)
Başka bir ayette: “Görmüyorlar mı ki, onlar her yıl bir veya iki kere belâya çarptırılıp imtihan ediliyorlar. Sonra ne tövbe ederler, ne de ibret alırlar. (Tevbe 126)
Bela ve felaketler günahların neticesinde meydana geldiği gibi giderilmesi ancak tövbeyle mümkündür. Zira ibn Abbas (Radiyallahu anhu) kendisinden yağmur duası istendiği zaman şöyle demiştir. “Allah’ım hiçbir bela günahsız gelmez, hiçbir bela tövbesiz yok olmaz”
2-İstiğfar ve af dileme ise sağlık, güç ve güzel hayata neden olan bir ibadettir. Nitekim yüce Allah şöyle buyurdu: “Ve Rabbinizden mağfiret dilemeniz, sonra da ona tövbe etmeniz için (indirildi. Eğer bu emrolunanları yaparsanız), Allah sizi, tayin edilmiş bir süreye kadar güzel bir şekilde yaşatır, fazlasını yapan herkese de iyiliğinin karşılığını verir. Eğer yüz çevirirseniz, ben sizin başınıza gelecek büyük bir günün azabından korkarım.» (Hud 3)
Başka bir ayette: “Ey kavmim! Rabbinizden bağış dileyin; sonra da O'na tövbe edin ki, üzerinize göğü (yağmuru) bol bol göndersin ve kuvvetinize kuvvet katsın. Günah işleyerek (Allah'tan) yüz çevirmeyin. (Hud 52)
3- Tesbih etmek (Subhanallah demek) yüce Allah, tesbih eden Yunus aleyhisselam’ı sıkıntıdan kurtarmış ve bu yöntemle de müminlerin kurtulacağına işaret etmiştir.
“Zünnûn'u da (Yunus'u da zikret). O öfkeli bir halde geçip gitmişti; bizim kendisini asla sıkıştırmayacağımızı zannetmişti. Nihayet karanlıklar içinde: Senden başka hiçbir tanrı yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben zalimlerden oldum! diye niyaz etti. Bunun üzerine onun duasını kabul ettik ve onu kederden kurtardık. İşte biz müminleri böyle kurtarırız.” (Enbiya 87-88)
Başka bir ayette: “Yunus kendini kınayıp dururken onu bir balık yuttu Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı, tekrar dirilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı. (saffat 142-143)
Sa’d Radiyallahu anhu’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle dedi: “Yûnus (Aleyhisselam) balığın karnındayken şöyle dua etmişti:
لَۤا اِلٰهَ اِلَّۤا اَنْتَ سُبْحَانَكَ اِنّ۪ى كُنْتُ مِنَ الظَّالِم۪ينَ
“Senden başka ilâh yoktur. Sen her türlü noksanlıktan, eşi-ortağı olmaktan uzaksın. Şüphesiz ben kendine yazık edenlerden oldum”
Sıkıntıya düşmüş ve başı belâya düçâr olmuş her hangi müslüman bu duayı yaparsa, Allah Teâlâ mutlaka onun duasını kabul buyurur.” (Ahmed 1462, Tirmizi 3505, Elbni sahih demiştir)
İbn Kayyım Rahimehullah şöyle dedi: “İbn Mesud şöyle dedi: “Sıkıntıya düşen her peygamber mutlaka tesbih ederek yardım istemiştir” (el cevab el Kafi s. 14)
4-Peygambere salavat getirmek, üzüntü ve sıkıntıların giderilmesi için en büyük vesiledir.
Übey b. Ka'b -radıyallahu anh-’dan rivâyet edildiğine göre; Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- gecenin üçte biri geçince kalkar ve şöyle derdi: “Ey insanlar! Kalkın Allah'ı zikredin. Râcife (bütün canlılara ölüm getirecek olan ilk sûra üfürülmenin) zamanı geldi, bunun hemen ardından da Radife (bütün canlıları diriltecek olan üfleniş) gelecektir. Ölüm, her türlü şiddet ve sancılarıyla mutlaka gelecektir; ölüm, mutlaka herkesi bulacaktır.” Übey diyor ki: “Ey Allah’ın Rasûlü! Ben sana çok dua edip salavât getiriyorum; dualarımın ne kadarını sana ayırayım?” Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-: “Dilediğin kadar!” buyurdu. Dualarımın “dörtte birini mi?” dedim; “Dilediğin kadarını!” buyurdu, “Şayet arttırırsan senin için daha hayırlıdır!” buyurdu. Bende “Yarısını ayırayım mı? diye sordum; “Dilediğin kadarını!” buyurdu, “Şayet arttırırsan senin için daha hayırlıdır!” Ben de “üçte ikisini mi?” dedim; “Dilediğin kadarını!” buyurdu, “Şayet arttırırsan senin için daha hayırlıdır!” buyurdu. Ben de o halde “Bütün dualarımı senin için (sana salât etmek için) yapacağım.” dedim. Bunun üzerine Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-: “ O zaman Sıkıntıların giderilecek ve günahların affedilecektir.” (Ahmed 21242, Tirmizi 2457)
Ahmed’in rivayetinde şöyle geçmektedir: “Bir adam: Ey Allah’ın Rasulü! Tüm duamı sana yaparsam ne olur? Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem: “O zaman yüce Allah Dünya ve Ahiretle ilgili tüm sıkıntıların giderir”. (Elbani sahih demiştir)
Şeyhulislam İbn Teymiye’ye bu hadisin izahı sorulduğunda şöyle cevap vermiştir:
Ubey bin Ka’b’ın dua ettiği bir dua vardı, tüm duasını Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’e yaptı çünkü Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’e bir kere salavat getiren yüce Allah, ona on defa salavat getirir. Yüce Allah kime salavat getirirse tüm sıkıntıları giderilir ve günahları affedilir.”
5-Allah’tan sıhhat ve afiyet dilemek, her sabah ve akşam meşru olmakla beraber salgın ve belalarda bunu yapmak daha fazla önem arz eder.
Abdullah bin Ömer Radiyallahu anhu’dan rivayet edildiğine göre şöyle dedi: Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- her sabah ve her akşam şu duaları bırakmazdı: Allah'ım! Dinim, dünyam, ehlim ve malım hakkında senden af ve afiyet isterim. Allah'ım! Ayıplarımı ört. Korktuğum şeylerden beni güvende kıl. Allah'ım! Önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan ve üstümden (gelecek belalardan) beni koru. Altımdan gelecek ani afet (yerin dibine geçirilmekten) ve beladan senin azametine sığınırım.
Abdurrahman bin Ebu Bekrete, babasına şöyle der: Babacığım seni her gün: “ Allahım! Bedenime âfiyet ver. Allahım! Kulağıma âfiyet ver. Allahım! Gözüme âfiyet ver. Senden başka hak ilah yoktur. Allahım! Küfürden ve fakirlikten sana sığınırım. Kabir azabından sana sığınırım. Senden başka hak ilah yoktur.” Bu duaları her sabah ve her akşam üçer defa tekrarlıyorsun. Bunun üzerine babam: Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’in bu dualarla dua ettiğini işittim, bende onun sünnetine tabi olmak istiyorum. (Ahmed 20430, Ebu Davud 5090)
Böyle zamanlarda en yararlı dualardan biri de şöyledir:
Ebu Hureyre’den rivayet edildiğine göre Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle dua ederdi:
“Allahım! Kulağım ve gözüm ile beni faydalandır. Bu iki nimeti bana (mirasçı olacak şekilde son nefese kadar) sağlıklı kıl. Bana zulmedene karşı bana yardım et ve ondan intikamımı al.”
Enes Radiyallahu anhu’dan rivayet edildiğine göre şöyle dedi: Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle dua ederdi: Allah'ım! Alaca hastalığından, delilikten, cüzzamdan ve kötü hastalıklardan Sana sığınırım. (Ahmed 13004, Ebu Davud 1554, Nesai 5493)
Osman bin Affan Radiyallahu anhu’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’in şöyle dediğini işitmiştir: “Her kim üç defa [İsmiyle yerde ve gökte hiçbir şeyin zarar veremediği Allah’ın adıyla (sığınırım). O, hakkıyla işiten, her şeyi hakkıyla bilendir.] Söylerse ona ansızın bela gelmez, her kim bu duayı sabahleyin üç defa söylerse akşama kadar ona ansızın bela gelmez” (Ahmed 528, Ebu Davud 5088, Tirmizi 3388, İbn Mace 3869)
6-karantina ve tedavi gibi tedbirlerin alınmasına gelince Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’in sünneti bu konuda bize rehberlik etmektedir. zira Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem tedavi olunmayı ve hastalıktan korunmayı emretmiştir. Ayrıca hastanın sağlıklı bir kimsenin yanına gitmemesini, salgın hastalığının olduğu memlekete yolculuk yapılmamasını emretmiştir.
Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu: "Ey Allah'ın kulları tedavi arayın. Zira yüce Allah bir tanesi haric tedavisiz hastalık yaratmamıştır: İhtiyarlık ." (Ahmed 17726, Ebu Davud 3855, Tirmizi 2038, İbn Mace 3436, Elbani sahih demiştir.)
Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu: "Kim sabah aç karnına yedi tane acve hurması yerse o gün ona ne sihir ne de zehir tesir eder." (Buhari 5769, Muslim 2057)
Ebu Hureyre Radiyallahu anhu rivayet ettiğine göre Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle dedi: “Bulaşıcı hastalık taşıyan kimse sağlıklı kimsenin yanına gitmesin” (Buhari 5771, Muslim 2221)
Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu: “Taun (veba) bir yerde baş gösterir ve siz orada bulunursanız o yerden çıkmayınız! Şayet bir yerde baş gösterir ve siz orada olmazsanız o yere gitmeyin!" (Buhari 5728, Muslim 2218)
Yüce Allah’ın üzerimizden bela ve salgınları gidermesini dileriz.
En iyisini Allah bilir.