Allah’ın izniyle İslam Soru ve Cevap sitesi’nin İslam ve Müslümanlara hizmeti devam ettirebilmesi için Lütfen cömertçe siteye destek olalım.
Allah’a hamd olsun.
Hamd, yalnızca Allah'adır.Değerli âlim İbn-i Useymîn -Allah ona rahmet etsin- "Amme Cüzü Tefsiri"nde şöyle demiştir:
"Kabirler, son meskenler değildir. Aksine kabirler, bir merhaledir.
Bir bedevî, adamın birisinin, Allah Teâlâ'nın:
(( أَلْهَاكُمُ التَّكَاثُرُ1 حَتَّى زُرْتُمُ الْمَقَابِرَ2)) [ سورة التكاثر الآيتان: 1-2 ]
"(Mal ve evlât bakımından) çokluklaövünmek, sizi (Allah'a itaatten) oyalayıp meşgul etti. Öyle ki (bu oyalanma), kabirleri ziyâret etmenize (kabirlere gidişinize ve oralarda defnedilmenize) kadar sürdü." (Tekâsür Sûresi: 1-2)
Âyetlerini okurken işitince şöyle demiştir:
'Allah'a yemîn olsun ki ziyâretçi, mukim değildir.'
Buna göre bir bedevî, bu kabirlerin ardından gidilecek başka bir şeyin olduğunu o fıtratıyla bildiğine göre, -ki bilindiği gibi ziyâretçi ziyâret ettikten sonra oradan geçip gider- biz de gazetelerde okuduğumuz: 'Filanca kimse öldükten sonra son istirahatgâhına nakledildi/uğurlandı" şeklindeki sözün büyük yanlış olduğunu anlamış oluyoruz. Bu sözün anlamı; Allah -azze ve celle-'yi ve âhiret gününü inkâr etmektir. Çünkü siz, kabri, son istirahatgâh sayarsanız, bunun anlamı; kabirden sonra başka bir şeyin olmadığını kabul etmişsiniz demektir.Kabrin, son istirahatgâh olduğunu ve ondan sonra bir şeyin olmadığını gören kimse ise, kâfirdir. Çünkü son varılacak yer, ya cennettir, ya da cehennemdir."