Allah’a hamd olsun.
Hamd, yalnızca Allah'adır.Bu ihram geçerlidir. Çünkü sen, umreye Cidde'den itibaren niyet ettin.Cidde'den önce umreye niyet etmemiştin. Bundan dolayı sana kurban (cezâ kurbanı) gerekmez.
Bu konuda delîl, Abdullah b. Abbas'ın -Allah ondan ve babasından râzı olsun- rivâyet ettiği şu hadistir.
İbn-i Abbas şöyle demiştir:
وَقَّتَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لأَهْلِ الْمَدِينَةِ ذَا الْحُلَيْفَةِ وَلأَهْلِ الشَّأْمِ الْجُحْفَةَ وَلأَهْلِ نَجْدٍ قَرْنَ الْمَنَازِلِ وَلأَهْلِ الْيَمَنِ يَلَمْلَمَ هُنَّ لَهُنَّ وَلِمَنْ أَتَى عَلَيْهِنَّ مِنْ غَيْرِ أَهْلِهِنَّ مِمَّنْ أَرَادَ الْحَجَّ وَالْعُمْرَةَ فَمَنْ كَانَ دُونَ ذَلِكَ فَمِنْ حَيْثُ أَنْشَأَ حَتَّى أَهْلُ مَكَّةَ يُهِلُّونَ مِنْهَا. [ رواه البخاري ومسلم ]
"Hiç şüphe yok ki Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Medine halkı için Zul-Huleyfe'yi, Şam halkı için el-Cuhfe'yi, Necd halkı için Karnu'l-Menâzil'i, Yemen halkı için ise Yelemlem'i mikat yeri tayin etti ve (şöyle buyurdu):
-Mikatlar, hac ve umre yapmak isteyen (adı geçen) beldelerin halkları ile o beldelerin halklarından olmayıp o mikatlar üzerinden gelenler içindir. Bu mikatların sınırları içerisinde ikâmet eden ise, âilesinin bulunduğu yerden ihrama girer. Hatta Mekke halkı, Mekke'den telbiye getirerek ihrama girerler." (Buhârî; hadis no: 1526. Müslim; hadis no: 1181).
Bu hadisin delâlet ettiği; umreye niyet eden kimsenin Mekke'den ihrama gireceği anlamında değildir. Mekke'de iken umre için ihrama girmek isteyen kimsenin, Hill (Harem sınırları dışında) bir yerden ihrama girmesi gerektiğine dâir delîl vardır.
Nitekim Âişe'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:
وَنَزَلَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ الْمُحَصَّبَ، فَدَعَا عَبْدَ الرَّحْمَنِ بْنَ أَبِي بَكْرٍ فَقَالَ: اخْرُجْ بِأُخْتِكَ مِنَ الْحَرَمِ فَلْتُهِلَّ بِعُمْرَةٍ، ثُمَّ لِتَطُفْ بِالْبَيْتِ، فَإِنِّي أَنْتَظِرُكُمَا هَا هُنَا، قَالَتْ: فَخَرَجْنَا، فَأَهْلَلْتُ، ثُمَّ طُفْتُ بِالْبَيْتِ، وَبِالصَّفَا وَالْمَرْوَةِ، فَجِئْنَا رَسُولَ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَهُوَ فِي مَنْزِلِهِ مِنْ جَوْفِ اللَّيْلِ، فَقَالَ: هَلْ فَرَغْتِ؟ قُلْتُ: نَعَمْ، فَآذَنَ فِي أَصْحَابِهِ بِالرَّحِيلِ، فَخَرَجَ فَمَرَّ بِالْبَيْتِ فَطَافَ بِهِ قَبْلَ صَلَاةِ الصُّبْحِ، ثُمَّ خَرَجَ إِلَى الْمَدِينَةِ. [ رواه البخاري ومسلم ]
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, el-Muhassab denilen yerde konakladı. Abdurrahman b. Ebî Bekr'i çağırdı ve şöyle buyurdu:
- Kız kardeşin (Âişe) ile birlikte Harem dışına çık ve kız kardeşin umre için telbiye getirip ihrama girsin. Sonra da Beytullah'ı tavaf etsin. Zirâ ben, ikinizi işte şurada bekleyeceğim.
Âişe -Allah ondan râzı olsun- dedi ki:
- Bunun üzerine harem dışına çıktık ve telbiye getirip ihrama girdim. Sonra Beytullah'ı tavaf ettim.Safâ ile Merve arasında sa'y yaptım.Ardından Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- gece yarısı evinde iken onun yanına geldik.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bize:
- Umreni bitirdin mi? diye buyurdu.
Ben:
- Evet, dedim.
Bunun üzerine yola çıkmaları için ashâbına izin verdi.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- evinden çıktıktan sonra Beytullah'a uğrayıp sabah namazından önce Beytullah'ı tavaf etti. Daha sonra da Medine'ye gitmek üzere yola çıktı." (Buhârî ve Müslim)
Başarı Allah Teâlâ'dandır.
Allah Teâlâ, Peygamberimiz Muhammed'e, O'nun âile halkına ve ashâbına salât ve selâm eylesin." (İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimi Komitesi)
Abdulaziz b. Abdullah b. Baz (başkan), Abdurrezzak Afîfî (üye), Abdullah b. Ğudeyyân (üye). Abdullah b. Kuûd (üye)