Allah’a hamd olsun.
Dua, alanı geniş olan ibadetlerden biridir. Şüphesiz dua, en yüce ibadet ve yüce Allah’a en sevimli eylemdir. Öyleki Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem dua, ibaddettir. Demiştir. Numan bin Beşir Radiyallahu anhu’dan rivayet edildiğine göre şöyle Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem dedi: “Muhakkak ki dua ibadettir. Sonra şu ayeti okudu: “Rabbiniz şöyle dedi: “Bana dua edin, duânızı kabul edeeyim. Bana kulluk etme”yi kibirlerine yediremeyenler aşağılanmış bir hâlde cehenneme gireceklerdir.” Mumin/60 (Ahmed 18849, Tirmizi 3232, Taberi 3/485)
Söz konusu durumda duanın iki şekli mevcuttur:
Birincisi: Olmuş ve bitmiş bir konuda dua etmek, örnek sınıfta kalan birisinin sınıfı geçmek için dua etmesi veya ölen birisinin diriltilmesi için dua etmek. Şüphesiz böyle bir dua, sınırı aşmak olup faydasızdır çünkü kabul edilmesi imkansızdır.
Abdullah bin Muğaffel Radiyallahu anhu’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’in şöyle dediğini işitmiştir: “Ümmette temizlik ve duada sınırı aşan kişiler olacaktır.” (Ahmed 17254, Ebu Davud 96)
Şeyhulislam İbn Teymiye şöyle dedi: “Duada sınırı aşmak; kişinin bazen harama girmek için yardım dilemesi, kendisini kıyamete kadar ölümsüz kılması gibi Allah’ın yapmayacağı bir şeyi istemesiyle olur. Veya yeme içme ihtiyacı gibi insanlık özelliklerini kendisinden yok edilmesini istemesi, kendisine gayb ilminden verilmesi, kendisini masumlardan eylemesini veya kadın eş olmadan kendine çocuk verilmesi gibi Allah’ın sevmediği şeyleri istemekle olur. (Mecmu Fetava 15/22)
İbn Abidin şöyle dedi: “Kulun; Allah’tan imkansızları istemesi, haramdır. Örnek: Nefes almaya ihtiyacı kalmaması veya ömür boyu hastalanmaması gibi şeyleri istemek haramdır. (Reddulmuhtar 4/121)
İkinci şekil: Soruda anlattığınız gibi olayın meydana geldiğini bilir ancak detayını bilmez bu durumda dua etmesinde sakınca yoktur. Kul her zaman Allah’a yönelerek istekleriyle dua edebilir, zira kul meydana gelen olayın kendisine hayır mı şer mi bilmez.
Muaz Radiyallahu anhu’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle dedi: Muhakkakki dua, vuku bulmuş ve vuku bulmamış belaya faydalıdır. Ey Allah’ın kulları! Çokça dua edin” (Ahmed 22694, Elbani hasen demiştir, Terğip ve Terhib 1634)
Bu hadis gereğince söz konusu durumlarda dua etmenin caiz olduğunu gösterir.
El Mubarekfuri şöyle dedi: Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’in “Kaza ve kaderi ancak dua, geri çevirir” demesi ayrıca tedavi olunması ve dua edilmesini emretmesi, zikrettiğimiz hadis onu teyit etmektedir. Kul olayın gerekliliğini bilmediği takdirde arzuladığı hayrı ister ve korktuğu şerrin giderilmesi için dua edebilir. Böylece söz konusu şahsın duası teşvik edilen dua kategorisine girmektedir. Nitekim Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu: “Herhangi bir Müslüman, günahkâr olmamak ve sıla-i rahimi (akrabalarla münâsebeti) koparmamak sûretiyle Allah’u Teâlâ’ya duâ ederse, Allah şu üç şeyden birini muhakkak ona verir: ″Ya onun duâsını çabucak kabul eder veya duâsını onun için âhirette azık yapar veya duâsı nisbetinde ona kötülüklerin gelmesini önler.″ Orada bulunanlar ″Öyleyse çok duâ edelim″ dediklerinde Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem: ″Evet, Allah’u Teâlâ duâları daha çok kabul edendir″ buyurdu. (Ahmed 11133, Elbani sahih demiştir. Elbani terğib ve terhibte sahih demiştir.)
En iyisini Allah bilir.