Allah’a hamd olsun.
Elle boşalmak (istimnâ), Kur'an ve sünnetten delillerle haramdır.
Birincisi: Kur'an-ı Kerim:
İbn-i Kesir -Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir:
"İmam Şâfiî ve ona mutabık olan âlimler, elle boşalmanın haram olduğuna dâir şu âyeti delil olarak göstermişlerdir:
(( وَالَّذِينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَافِظُونَ (5) إِلَّا عَلَى أَزْوَاجِهِمْ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُمْ فَإِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُومِينَ (6) فَمَنِ ابْتَغَى وَرَاء ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْعَادُونَ (7)) [سورة المؤمنون الآيات:5-7]
"Onlar ki iffetlerini (edep yerlerini, Allah'ın haram kıldığı zinâ, eşcinsellik ve her türlü fuhşiyattan) korurlar. Yalnız eşleri ve cariyeleri bunun dışındadır. (Bunlarla cinsel ilişkiye girmelerinden dolayı) kınanmış değillerdir.Şu halde kim, bu sınırın ötesine geçmek isterse, işte bunlar, haddi aşan kimselerdir!" (Mü'minûn Sûresi: 5-7).
İmam Şâfiî 'Nikah Kitabı'nda şöyle demiştir:
"Eşleri ve câriyelerinin dışındakilere karşı iffetlerini koruduklarının zikredilmesi, eşler ve câriyelerin dışındakilerin haram olduklarını göstermektedir.Allah Teâlâ sonra bunu şu sözüyle de te'kid etmiştir:
فَمَنِ ابْتَغَى وَرَاء ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْعَادُونَ [سورة المؤمنون الآية: 7]
"Şu halde kim, bu sınırın ötesine geçmek isterse, işte bunlar, haddi aşan kimselerdir!" (Mü'minûn Sûresi: 7).
İnsanın eşi veya câriyesinden başkasıyla cinsel ilişkiye girmesi veyahut da eliyle boşalması helal olmaz. Allah Teâlâ en iyisini bilendir." (İmam Şâfiî; Kitabu'l-Um).
Bazı âlimler de şu âyeti delil olarak göstermişlerdir:
وَلْيَسْتَعْفِفِ الَّذِينَ لا يَجِدُونَ نِكَاحًا حَتَّى يُغْنِيَهُمْ اللهُ مِن فَضْلِهِ... [ سورة النور، من الآية: 33]
"Evlenme imkânı bulamayanlar ise, Allah lütfu ile onları varlıklı kılıncaya (ve onlara evliliği kolay kılıncaya) kadar iffetlerini korusunlar." (Nur Sûresi: 33).
Âyette geçen "iffetleri koruma" emri; onun dışındakilere sabretmeyi gerektirir.
İkincisi: Sünneti Nebeviyye:
Âlimler, Abdullah b. Mes'ud'un -Allah ondan râzı olsun- rivâyet ettiği şu hadisi delil olarak göstermişlerdir.
Abdullah b. Mes'ud -Allah ondan râzı olsun- şöyle demiştir:
كُنَّا مَعَ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ شَبَابًا لَا نَجِدُ شَيْئًا، فَقَالَ لَنَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: يَا مَعْشَرَ الشَّبَابِ! مَنِ اسْتَطَاعَ الْبَاءَةَ فَلْيَتَزَوَّجْ؛ فَإِنَّهُ أَغَضُّ لِلْبَصَرِ، وَأَحْصَنُ لِلْفَرْجِ، وَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَعَلَيْهِ بِالصَّوْمِ؛ فَإِنَّهُ لَهُ وِجَاءٌ. [رواه البخاري]
"Biz, (evlenmek için) hiçbir şey bulamayan gençler idik. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bize şöyle buyurdu:
- Ey gençler topluluğu! Evlenme imkânına sahip olan ve buna gücü yeten evlensin. Çünkü evlilik, (harama bakmaktan) gözü sakındırır ve (harama düşmekten) iffeti korur. Evlenmeye gücü yetmeyen ise oruç tutsun.Çünkü oruç,(harama düşmekten) bir himâyedir." (Buhârî; hadis no: 6066).
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- evlenmeye güç yetmediğinde, meşakkatli olmakla birlikte oruç tutmaya yönlendirmiş, nikaha iten güç daha büyük olmasına rağmen elle boşalmaya yönlendirmemiş ve elle boşalmak, oruç tutmaktan daha kolay olmasına rağmen bu davranışa izin vermemiştir.
Bu meselede daha başka deliller de vardır ama biz bunlarla yetiniyoruz. Allah Teâlâ en iyisini bilendir.
Elle boşalma hatasına düşmüş olan kimselerin, bu hatanın tedavisine gelince, bundan kurtulmak için aşağıdaki öğütleri ve adımları izlemesi gerekir:
1. Bu adetten kurtulmanın yolu, Allah Teâlâ'ın emrine boyun eğmek ve O'nun gazabına sebep olan şeylerden uzak durmak gerekir.
2. Bu adeti kökünden savmanın yolu, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in gençlere yönelik vasiyetine uyarak evlenmektir.
3. Akla gelen düşünce ve vesveseleri savmak, nefsi ve aklı, dünya ve âhiret için faydalı olan şeylerle meşgul etmektir. Çünkü vesveseleri sürdürüp devam ettirmek, onları yapmaya götürür, sonra da bu güçlenip kuvvetlenir ve nihayet kendisinde bir âdet haline gelir. Ardından da ondan kurtulması zorlaşır.
4. Gözleri harama bakmaktan sakınmaktır. Çünkü ister canlı olsun, isterse resim olsun, fitneye düşüren kimselere veya resimlere bakmak ve bakışı bunlardan sakındırmamak, harama götürür. Bunun içindir ki Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
قُلْ لِلْمُؤْمِنِينَ يَغُضُّوا مِنْ أَبْصَارِهِمْ وَيَحْفَظُوا فُرُوجَهُمْ ذَلِكَ أَزْكَى لَـهُمْ إِنَّ اللهَ خَبِيرٌ بِمَـا يَصْنَعُونَ [ سورة النور الآية: 30 ]
"(Ey Peygamber!) Mü’min erkeklere söyle: Gözlerini (kendilerine helal olmayan kadınlara ve ayıp yerlere bakmaktan) esirgesinler ve ırzlarını (Allah’ın haram kıldığı zinâ, eşcinsellik ve avret yerlerini göstermek gibi şeylerden) korusunlar. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdârdır." (Nur Sûresi: 30).
Nitekim Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- de Ali'ye -Allah ondan râzı olsun- şöyle buyurmuştur:
يَا عَلِيُّ! لا تُتْبِعِ النَّظْرَةَ النَّظْرَةَ؛ فَإِنَّ لَكَ الأُولَى، وَلَيْسَتْ لَكَ الآخِرَةُ. [رواه أحمد وأبو داود والترمذي والدارمي وحسنه الألباني في صحيح الجامع]
"Ey Ali! Bir bakışın peşinden tekrar bakma (birinci bakışına ikinci bakışını ekleme)! Çünkü birinci bakış, senin hakkındır (kasıtlı olmadığı için birinci bakışında sana bir şey yoktur.) İkinci bakış ise, senin hakkın değildir (kendi isteğinle olduğu için ikinci bakışında sana günah vardır.)" (Ahmed, Ebu Dâvud, Tirmizî ve Dârimî rivâyet etmişler, Elbânî de 'Sahîhu'l-Câmi'; hadis no: 7953'de hadisin hasen olduğunu belirtmiştir.)
Birinci bakışta -ki bu, ani bakıştır- günah yok ise, ikinci bakış haramdır.
Aynı şekilde kulun, şehveti tahrik eden ve onu harekete geçiren yerlerden uzak durması gerekir.
5. Farklı ibâdetlerle meşgul olmak ve günah işlemek için boş vakit bırakmamaktır.
6. Örneğin elle boşalma gibi şeyleri yapmanın sonucunda gözlerin, sinirlerin ve tenasül uzvunun zayıflaması, bel ağrıları ve daha başka zararların doğması gibi, doktorların da zikrettiği sıhhî zararları gözönünde bulundurmak gerekir.
Aynı şekilde stres ve vicdan azabı, bundan da büyüğü özellikle de kış aylarında defalarca yıkanmaktan veya yıkanmanın meşakkatinden dolayı namazları kaçırmak ve orucu bozmak gibi psikolojik zararları gözönünde bulundurmak da gerekir.
7. Bazı yanlış kanaatleri ortadan kaldırmak gerekir. Çünkü bazı gençler, bu davranış, kesinlikle fuhşiyata yakın olmamasına rağmen, nefsi zinâ ve eşcinsellikten koruduğu gerekçesiyle bu davranışın (elle boşalmanın) câiz olduğunu zannetmektedirler.
8. İnsanın,güçlü irâde ve kararlılık silahıyla silahlanması, şeytana teslim olmamasıve -ölü gibi- evde tek başına yaşamaktan uzak durması gerekir.
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'den gelen hadiste o bir kimsenin tek başına gecelemesini yasaklamıştır.
Nitekim Abdullah b. Ömer'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:
نَهَى النَّبِيُّ ع عَنِ الْوَحْدَةِ أَنْ يَبِيتَ الرَّجُلُ وَحْدَهُ، أَوْ يُسَافِرَ وَحْدَهُ. [ رواه أحمد ]
"Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bir kimsenin tek başına gecelemesini veya tek başına yolculuğa çıkmasını yasakladı." (İmam Ahmed Müsnedi; c: 2, s: 91. Elbânî: "Silsiletu'l-Ehâdîsi's-Sahiha"; hadis no: 60)
9. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in etkili ilacını alıp uygulamak gerekir. O ilaç da oruçtur. Çünkü oruç, şehvetin hiddetini kırar ve insandaki şehvet duygusunu eğitip düzeltir. Bir daha bu işe dönmemek üzere yemin etmek veya adak adamaktan şiddetle sakınmak gerekir.Çünkü bu işe tekrar dönerse, yeminini bozmuş olur. Aynı şekilde şehveti dindiren ilaçların alınmaması gerekir.Çünkü bu ilaçların tıbbî ve bedensel tehlikeleri vardır. Nitekim şehveti tamamen ortadan kaldıran şeyleri kullanmanın haram olduğuna dâir Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in sünnetindeki hadis sâbittir.
10. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'den gelen duâ ve zikirleri okumak gibi, uykudan önce şer'î âdâba sıkı sıkıya bağlanmak, sağ yanı üzerine uyumak ve Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- yasakladığı için yüzüstü uyumaktan uzak durmak gerekir.
11. Sabır ve ırzı koruma ahlakıyla ahlaklanmak gerekir. Çünkü nefis istese de, haramlara karşı hepimizin sabretmesi gerekir. Bilmeliyiz ki nefsi iffetli kılmaya çalışmak, sonunda iffetin kazanılmasına ve onun kişiden ayrılmayan bir ahlak hâline gelmesine vesile olur.
Bunun içindir ki Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:
مَنْ يَسْتَعْفِفْ يُعِفَّهُ اللهُ، وَمَنْ يَسْتَغْنِ يُغْنِهِ اللهُ، وَمَنْ يَتَصَبَّرْ يُصَبِّرْهُ اللهُ، وَمَا أُعْطِيَ أَحَدٌ عَطَاءً خَيْرًا وَأَوْسَعَ مِنْ الصَّبْرِ. [رواه البخاري]
"Kim, iffetli olmak isterse, Allah onu iffetli kılar. Kim, insanlardan istemekten (dilenmekten) vazgeçerse, Allah onu(n kalbini) zengin kılar. Kim, Allah'tan sabırda muvaffak kılmasını isterse, Allah da ona sabrı kolay kılar.Hiç kimseye, sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir." (Buhârî; hadis no: 1469).
12. İnsan, bu günahlara düştüğü zaman, derhal tevbe edip Allah Teâlâ'dan kendisini bağışlamasını dilemesi, bıkmadan ve ümitsizliğe kapılmadan Allah Teâlâ'ya itaat sayılan amelleri işlemekte acele etmesi gerekir. Çünkü ümitsizlik, büyük günahlardandır.
13. Son olarak, şüphe yok ki Allah Teâlâ'ya sığınmak, O'na yalvarıp yakarmak ve bu kötü âdetten kendisini kurtarması için O'ndan yardım istemek, en büyük ve en önemli ilaçlardan birisidir. Çünkü Allah Teâlâ, duâ ettiğinde duâ edenin duâsına icâbet eder.
Allah Teâlâ en iyisini bilendir.