Allah’a hamd olsun.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- yaratılmışların en mükemmeli, onların en fazîletlisi, Allah Teâlâ'ya en sevimlisi ve O'nun katında en kıymetlisidir. Bu, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in beşer özelliklerinden soyutlanmış (insan üstü bir varlık olduğuna) veya Rab Teâlâ'nın özelliklerinden birtakım şeylerin ona verileceği anlamına gelmez.Dolayısıyla Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bir insandır.Her insanın başına gelen hastalıklar ve gerçek ölüm gibi şeyler, O'nun da başına gelmiştir.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
إِنَّكَ مَيِّتٌ وَإِنَّهُم مَّيِّتُونَ [ سورة الزمر الآية: 30 ]
"(Ey Elçi!) Şüphesiz sen de öleceksin, onlar da ölecekler." (Zümer Sûresi: 30)
Yine, Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
وَمَا جَعَلْنَا لِبَشَرٍ مِنْ قَبْلِكَ الْخُلْدَ أَفَإِنْ مِتَّ فَهُمُ الْخَالِدُونَ[ سورةالأنبياء الآية: 34 ]
"(Ey Elçi!) Senden önce hiçbir insanı (dünya hayatında) ebedi kılmadık. Sen ölürsen, onlar (dünya hayatında) kalıcı mıdırlar (kendilerinin kalıcı olacaklarını mı ümit ediyorlar)?" (Enbiyâ Sûresi: 34)
Bu sebeple Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- muhakkak ki vefat etmiş ve kabrine defnedilmiştir.
Bunun içindir ki Ebu Bekir es-Sıddık -Allah ondan râzı olsun- şöyle demiştir:
(( أَلا مَنْ كَانَ يَعْبُدُ مُحَمَّدًا صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَإِنَّ مُحَمَّدًا قَدْ مَاتَ، وَمَنْ كَانَ يَعْبُدُ اللَّهَ فَإِنَّ اللَّهَ حَيٌّ لا يَمُوتُ، وَقَالَ: ( إِنَّكَ مَيِّتٌ وَإِنَّهُمْ مَيِّتُونَ) وَقَالَ: (وَمَا مُحَمَّدٌ إِلَّا رَسُولٌ قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِهِ الرُّسُلُ أَفَإِنْ مَاتَ أَوْ قُتِلَ انْقَلَبْتُمْ عَلَى أَعْقَابِكُمْ وَمَنْ يَنْقَلِبْ عَلَى عَقِبَيْهِ فَلَنْ يَضُرَّ اللَّهَ شَيْئًا وَسَيَجْزِي اللَّهُ الشَّاكِرِينَ.)) [ رواه البخاري ]
"Dikkat edin! Kim, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'e ibâdet ediyorsa (tapıyorsa) bilsin ki Muhammed ölmüştür. Kim de Allah'a ibâdet ediyorsa, bilsin ki Allah Hayy'dır (diridir), O ölmez.
Sonra şöyle dedi (şu âyeti okudu):
"(Ey Elçi!) Şüphesiz sen de öleceksin, onlar da ölecekler." (Zümer Sûresi: 30)
Ardından da şu âyeti okudu:
"Muhammed; sadece bir elçidir. O'ndan önce de nice elçiler gelip geçmiştir. Şimdi o, (eceli gelir de) ölür veya öldürülürse, (O'nun getirdiği dîninizden) geri mi döneceksiniz? Kim, (dîninden) geri dönerse, Allah'a hiçbir zarar veremez (ancak kendisine büyük zarar verir).(Kim de İslâm nimetinden dolayı Rabbine şükrederse,) şüphesiz ki Allah, şükredenlerin mükâfatını verecektir." (Âl-i İmrân Sûresi: 144)" (Buhârî; hadis no: 3394)
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şâhit, müjdeleyici ve uyarıcı olması ve kıyâmet gününde şâhitlik edecek olması; O'nun bütün ümmetlere hazır olduğu, hayatının kıyâmet gününe kadar devam edeceği vekabrinde olduğu halde O'nun gözle görüleceği anlamına gelmez.Zirâ şâhitliğin yolu, O'nun olan bitenleri görmesiyle sınırlı değildir.Aksine O, Allah Teâlâ'nın kendisine haber vermesiyle ümmetlere şâhitlik edecektir. Yoksa O, (Allah Teâlâ'nın bildirdiklerinin dışında) gaybı bilmemektedir.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
قُلْ لاَ أَمْلِكُ لِنَفْسِي نَفْعاً وَلاَ ضَرّاً إِلاَّ مَا شَاء اللّهُ وَلَوْ كُنْتُ أَعْلَمُ الْغَيْبَ لاَسْتَكْثَرْتُ مِنَ الْخَيْرِ وَمَا مَسَّنِيَ السُّوءُ إِنْ أَنَا إِلاَّ نَذِيرٌ وَبَشِيرٌ لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ [ سورة الأعراف الآية: 188 ]
"(Ey Elçi! Onlara) de ki: ‘Ben, Allah’ın dilediğinden başka kendime herhangi bir fayda ya da zarar verecek güce sahip değilim. Eğer ben gaybı bilseydim, elbette daha çok hayır yapmak isterdim ve bana hiçbir kötülük de dokunmazdı.Ben, inanan bir topluluk için sadece bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim." (A'râf Sûresi: 188)
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- aynı anda birçok farklı yerlerde bulunamaz. Aksine O -sallallahu aleyhi ve sellem- bir yerdedir ve orası da kabridir.Müslümanlar bu konuda ittifak etmişlerdir.