Allah’a hamd olsun.
Hamd, Allah’a mahsustur.Bu davranış, caiz değildir.Hatta bu, büyük şirktendir. Çünkü bu, Allah’tan başkasına yalvarmak ve gaip olandan istekte bulunmaktır.
Allah Teâlâ'nın:
وَأَنَّ الْمَسَاجِدَ لِلَّهِ فَلَا تَدْعُوا مَعَ اللَّهِ أَحَداً [سورة الجن الآية: 18]
"Şüphesiz mescitler, Allah'ındır. O hâlde, Allah ile birlikte hiç kimseye yalvarmayın."[1]
Buyruğunun genel oluşundan dolayı bu davranış, cinler, putlar ve ölülerden istekte bulunmak gibidir.
Allah Teâlâ yine şöyle buyurmuştur:
ذَلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمْ لَهُ الْمُلْكُ وَالَّذِينَ تَدْعُونَ مِنْ دُونِهِ مَا يَمْلِكُونَ مِنْ قِطْمِيرٍ * إِنْ تَدْعُوهُمْ لَا يَسْمَعُوا دُعَاءَكُمْ وَلَوْ سَمِعُوا مَا اسْتَجَابُوا لَكُمْ وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ يَكْفُرُونَ بِشِرْكِكُمْ وَلَا يُنَبِّئُكَ مِثْلُ خَبِيرٍ [ سورة فاطر الآيتين:13-14]
"İşte (bütün bunları yapan) Rabbiniz Allah’tır. Mülk O’na âittir.O’nu (Allah'ı) bırakıp da kendilerine ibâdet ettikleriniz, bir çekirdek zarına bile sahip olamazlar. Eğer onları (putları) çağırırsanız (onlara yalvarsanız), sizin çağırmanızı (yalvarmanızı) işitmezler. Faraza işitseler bile, size cevap veremezler. Kıyâmet günü de onlar sizin ortak koşmanızı reddederler. (Bu gerçeği) sana, her şeyden haberdâr olan (Allah) gibi hiç kimse haber veremez."[2]
Allah Teâlâ, burada kendisinden başkasına, ölülere, putlara, cinlere ve meleklere yalvarmayı, kendisine şirk olarak isimlendirmiştir.
Allah -azze ve celle- yine şöyle buyurmuştur:
وَأَنَّهُ كَانَ رِجَالٌ مِنَ الْإِنْسِ يَعُوذُونَ بِرِجَالٍ مِنَ الْجِنِّ فَزَادُوهُمْ رَهَقاً [سورة الجن الآية: 6]
"Doğrusu insanlardan bazı kimseler, cinlerden bazılarına sığınırlardı da, cinler onların taşkınlıklarını artırırlardı."[3]
Allah Teâlâ başka bir âyette şöyle buyurmuştur:
وَمَن يَدْعُ مَعَ اللَّهِ إِلَهاً آخَرَ لَا بُرْهَانَ لَهُ بِهِ فَإِنَّمَا حِسَابُهُ عِندَ رَبِّهِ إِنَّهُ لَا يُفْلِحُ الْكَافِرُونَ [ سورة المؤمنون الآية: 117 ]
"Kim Allah ile birlikte başka bir ilaha taparsa, -ki bu hususla ilgili hiçbir delili yoktur- o kimsenin hesabı, ancak Rabbinin nezdindedir. Şurası gerçek ki kâfirler iflah olmazlar."[4]
Allah Teâlâ burada, kendisinden başkasına yalvaranları kâfirler olarak isimlendirmiştir. Bu, Allah’tan başka kendisine yalvarılan ölülerin, putların, cinlerin veya meleklerin tamamını kapsar.Allah Teâlâ'nın, Musa -aleyhisselâm-'ın kıssasında buyurduğu gibi bundan ancak hayatta olan, hâzır olan ve yapmaya gücü yeten istisna edilir:
... فَاسْتَغَاثَهُ الَّذِي مِن شِيعَتِهِ عَلَى الَّذِي مِنْ عَدُوِّهِ... [سورة القصص من الآية: 15 ]
"...Kendi tarafından olan, düşmanına karşı ondan (Musa'dan) yardım istedi."[5]
Bazı insanların şu tür sözleri bu şirktendir:
“Ey cinler, onu alın” veya “Ey yediler, onu alın” veya “Ey öğlenin cinleri, onu alın” veya “Ey falanca halkın cinleri” veya “Ey falanca ülkenin cinleri.”
Bunların hepsi büyük şirktir ve Allah’ın dışında hazırda olmayanlara yalvarmaktır.
Bir kimse: “Ey Allah’ın melekleri! Beni uyandırın veya beni koruyun” derse, bu büyük şirktir.
Veya: “Ey evin cinleri! Beni koruyun veya beni uyandırın” derse, bu da büyük şirktir. Bundan Allah Teâlâ'ya sığınırız.
Bir müslümanın, bundan sakınması yapması ve sadece Allah Teâlâ'dan yardım dilemesi ve yalnızca O’ndan istemesidir. Şüphesiz Allah, her şeye gücü yetendir.
Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
وَقَالَ رَبُّكُمُ ادْعُونِي أَسْتَجِبْ لَكُمْ إِنَّ الَّذِينَ يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِي سَيَدْخُلُونَ جَهَنَّمَ دَاخِرِينَ [ سورة غافر الآية:60 ]
"Rabbiniz buyurdu ki: Bana duâ edin (yalvarın), duânıza cevap vereyim. Bana kulluk etmeyi kibirlerine yediremeyenler, aşağılanmış bir hâlde cehenneme gireceklerdir."[6]
Başka bir âyette şöyle buyurmuştur:
وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ أُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ إِذَا دَعَانِ فَلْيَسْتَجِيبُواْ لِي وَلْيُؤْمِنُواْ بِي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ [سورة البقرة الآية: 186]
"Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki), ben gerçekten (onlara çok) yakınım. Bana duâ edince, duâ edenin duâsına cevap veririm. O hâlde, doğru yolu bulmaları için benim dâvetime uysunlar ve bana îmân etsinler."[7]
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- de bu konuda şöyle buyurmuştur:
إِذَا سَأَلْتَ فَاسْأَلِ اللهَ، وَإِذَا اسْتَعَنْتَ فَاسْتَعِنْ بِاللهِ.
"Bir şey istediğinde, yalnızca Allah’tan iste. Yardım istediğinde, yalnızca Allah’tan yardım dile."
Allah Teâlâ'dan dîninde bilgili kılması ve gazabına sebep olacak şeylerden uzak tutması konusunda bizi ve bütün müslümanları muvaffak kılmasını dileriz.
Şüphesiz O, hakkıyla işitendir, kullarına yakın olandır."[8]