Allah’a hamd olsun.
Bir kimse, tuvâlet ihtiyacını giderdikten sonra tahâretlenir, ardından da abdest alırsa, abdesti bozan bir şeyin varlığından emîn olmadıkça o, abdestli sayılır.Sadece şüphe ile bu kimsenin abdesti bozulmaz.Hatta şüphe kuvvetli olur da zanna gâlip gelmiş olsa bile, abdesti bozulmaz.
Buna göre bir kimsenin, dübüründen (makatından) bir şey çıktığını sadece hissetmesiyle abdesti bozulmuş sayılmaz ve bu kimsenin vesveseden sakınması gerekir.
Sen, istincâ yaptığına (tahâretlendiğine) ve makatını yıkadığına göre, namazdan önce makatını kontrol etmene gerek yoktur.
Buna şu hadis delâlet etmiştir:
Abdullah b. Zeyd'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:
أَنَّهُ شَكَا إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ الرَّجُلُ الَّذِي يُخَيَّلُ إِلَيْهِ أَنَّهُ يَجِدُ الشَّيْءَ فِي الصَّلَاةِ، فَقَالَ: لَا يَنْفَتِلْ أَوْ لَا يَنْصَرِفْ حَتَّى يَسْمَعَ صَوْتًا أَوْ يَجِدَ رِيحًا. [ رواه البخاري ومسلم ]
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’e, namaz sırasında birşeyler hissettiği duygusu gelen (anüsünden/dübüründen koku veya ses çıktığı/yellendiği kendisine hayal edilen) kişinin durumundan şikâyette bulunulunca o şöyle buyurmuştur:
- (Anüsünden/dübüründen) bir ses işitmedikçe veya bir koku hissetmedikçe namazı bırakmasın." (Buhârî; hadis no: 137. Müslim; hadis no: 361)
İmam Nevevî -Allah ona rahmet etsin- devamla şöyle demiştir:
"Bu hadis, İslâm dîninin esaslarından birisi ve fıkıh kâidelerinden büyük bir kâidedir. O kâide de şudur: Aksi bir durum belli olmadıkça bir şeyin aslının kalıcı olduğuna (abdestli olduğuna) hükmetmektir. Sonradan meydana gelen şüpheli durum bir şeye zarar vermez.
Bunlardan birisi de yukarıdaki hadisin geçtiği meseledir. O mesele de şudur:
Her kim, abdestli olduğundan emîn olur da abdestinin bozulup-bozulmadığından şüpheye düşerse, abdestinin kalıcı olduğuna hükmetmesidir. (Yani bu kimsenin abdestlilik durumunun devam etmesi ve abdestinin bozulmamış olmasıdır.) Bu şüphenin namaz sırasında veya namazın dışında meydana gelmesi arasında hiçbir fark yoktur. Bu, hem bizim, hem de gelmiş- geçmiş ve halihazırdaki bütün âlimlerin görüşüdür...
Arkadaşlarımız (Şâfiî âlimleri) şöyle demişlerdir:
Abdestin bozulup-bozulmaması konusunda iki türlü ihtimalli şüphenin aynı oranda olması veya ikisinden birisinin daha üstün gelmesi veya ikisinden birisinin zannında ağır basması arasında fark yoktur.Bu sebeple bütün durumlarda yeniden abdest alması gerekmez." (Nevevî; "Sahih-i Müslim Şerhi")
Değerli âlim Muhammed b. Salih el-Useymîn'e -Allah ona rahmet etsin-:
"Ben, idrarımı yaptıktan sonra abdest alıyorum, ardından da namaz kılıyorum. Fakat ben, sanki penisimden bir şey çıktığını hissediyorum. Penisimi kontrol ettiğimde ondan biraz idrar çıkmış olduğunu görüyorum. Bu durumun çözümü nedir?
Diye sorulmuş, bunun üzerine o şöyle cevap vermiştir:
"Şüphe yok ki insanın, idrar ve dışkısını tutabilmesi ve önden ve arkadan bir şeyin dışarı çıkmaması için birtakım sağlam ve güçlü sinirler yaratmış olması, Allah -azze ve celle-'nin hikmetlerinden birisidir. Fakat bu sinirler, herhangi bir hastalık sirâyet etmesi sebebiyle gevşer, ardından da ondan ya sürekli, ya da arasıra olmak üzere idrar çıkabilir. Bazen de insanın bizzat kendisi böyle olmasına sebep olabilir. Çünkü kimi insan, idrarını yaptıktan sonra penisinin dibinden tutarak öne (başına) doğru idrar kanallarının üzerine bastırır. Kimisi de penisinde idrarının son damlası çıkıncaya kadar tuvâlette bekler ki bu, yanlıştır. Bazı fakihler (âlimler), penisin dibinden başına doğru idrar kanallarına bastırmak sünnettir demiş olsalar bile, bu görüş, zayıftır. Hatta Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye'nin -Allah ona rahmet etsin- de dediği gibi, bu davranış, bid'attır. Çünkü Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in sünnetinde bu durum açıktır.Zirâ penisin arkasından önüne doğru idrar kanallarının üzerine bastırdığına dâir Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'den kesinlikle bir şey rivâyet olunmamıştır ve O'nun, (idrarını yaptıktan sonra) penisini sıktığına dâir kesinlikle bir şey nakledilmemiştir.Fakat bazı insanlar,ya bunu söyleyen fakihlerin sözlerini taklit ederek, ya da böyle yapmadığı takdirde penisinde idrar kalacağını zannederek bunu yapmaktadırlar. Fakat yapılan bu fiil, yanlıştır. Zirâ bir kimse, idrarını yaptıktan sonra penisini yıkaması yeterlidir. Penisini sıkmasına ve onu hareket ettirmesine hiç gerek yoktur ve onu yıkamakla her şey biter. İnsan bunu yapmayı alışkanlık haline getirseydi (penisinin idrar kanallarını sıkmayı bıraksaydı), sebep olduğu bu hastalık, kendisinin başına gelmezdi.
Bu kardeşe nasihatim şudur: Bu fiili bırakması, bir daha ona tevessül etmemesi, penisini sıkmaması ve idrar kanallarına bastırmamasıdır. Aksine penisini doğal haline bırakmasıdır. Penisinden son damla çıktığı zaman, sadece penisinin başını yıkar. Bir insan, penisinde bir şeyler hareket ettiğini hissedebilir. Bundan dolayı penisine bakmasına gerek yoktur.Çünkü bazı insanlar, penisinde bir hareket hissettiği zaman iç çamaşırını indirip yukarıdan penisini sıkmaya başlar.Penisini sıktığı zaman da bir şeylerin çıkması kaçınılmaz olur. Fakat sen böyle böyle yapma ve penisine bakma.
Hatta bazı âlimler -Allah onlara rahmet etsin- şöyle demişlerdir:
"Böyle bir durumda bir kimse bu vesveseye maruz kalırsa, iç çamaşırının üzerine su serper.Böylece penisinden bir şey çıkıp-çıkmadığını düşündüğü veya bundan şüphelendiği zaman, iç çamaşırında gördüğü ıslaklığın serptiği bu su olduğuna yorumlar."
Fakat biz deriz ki: Buna da gerek yoktur.Çünkü bu, külfet ve meşakkattir.Bu fiilden yüz çevir ve kendini bununla meşgul etme! Allah'ın izniyle bu durum ortadan kalkacaktır. Penisinin ucunda bir soğukluk hissettiğin zaman veya penisinin içinde bir hareketlilik hissettiğin zaman ona bakmaya çalışma! Bunu bırak!" (Muhammed b. Salih el-Useymîn; "Aylık Görüşme")
Allah Teâlâ en iyi bilendir.