Allah’ın izniyle İslam Soru ve Cevap sitesi’nin İslam ve Müslümanlara hizmeti devam ettirebilmesi için Lütfen cömertçe siteye destek olalım.
Yaşadığım ülkede kötüleşen ekonomi durumlar nedeniyle bugünlerde babam iş hususunda problemlerle karşılaşıyor. İşi hususundaki bu durum ne kadar zaman daha devam edecek bilmiyoruz. Ona işinden ayrılması için uyarı vermişler ve o, ailenin geçimini sağlayan tek kişi. Bu olay nedeniyle edeceğim bir dua öğrenmek istiyorum. Böylece (bu dua) durumumuzu kolaylaştırsın ve paramızı artırsın. İnternetten araştırmıştım bunun üzerine bir dua bulmuştum. Fakat ben bu duanın sahihliği konusunda şüpheye düştüm. Çünkü orada bir kimseden bir oturuşta 12000 kere duayı okumasını istiyor.
Allah’a hamd olsun.
Birincisi:
Allah teala’dan işlerinizi kolaylaştırmasını, babanıza yardım etmesini ve bu hususta sizi helal ve bereketli bir rızıkla rızıklandırmasını niyaz ediyoruz. Kederleri yok etmek, zorluklardan kurtulmak, borçları ödemek, zenginliğin/kimseye muhtaç olmamayı sağlamak amacıyla sünnette sahih bir şekilde dualar sabit olmuştur. İşte onlardan bazıları:
1. Ahmed, 3712’de rivayet ediyor: “Abdullah b. Mesud, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu söyledi: “Bir kimsenin başına bir üzüntü veya keder gelir de şöyle derse: ''Allah’ım! Ben senin kulunum ve kulların olan anne ve babanın evladıyım. Perçemim senin elindedir. Benim için geçerli olan ancak senin hükmündür. Şüphesiz senin hükmün de adalettir. Kendini isimlendirdiğin, yarattıklarından bir kimseye öğrettiğin veya Kitab'ında bildirdiğin ya da gayb ilminde kendi katında kalmasını tercih ettiğin isimlerinle senden Kur'an'ı kalbimin baharı, göğsümün nuru, hüznümün ortadan kalması ve kederimin gitmesi (için vesile kılmanı dilerim).'' derse Allah onun kederini ve hüznünü yok eder, bunun yerine de ona bir kurtuluş verir.” İbn Mesud dedi ki: Ona: "Ey Allah'ın Resulü! Bizim bu sözleri öğrenmemiz gerekir mi?" diye sorulunca, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem: ''Elbette! Bunları duyan kişinin öğrenmesi gerekir.'' buyurdu.” (Elbanî bu hadisi Sahîhu’t-Terğîb ve’t-Terhîb 1822’de sahih saymıştır)
2. Müslim’in 2713’te Ebu Hureyre’den rivayet ettiğine göre o şöyle demiştir: “Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem bizlere yatağımıza yattığımızda şöyle dememizi emretti: “Göklerin Rabbi, yeryüzünün Rabbi, yüce arşın Rabbi, bizim Rabbimiz, her şeyin Rabbi, taneyi ve çekirdeği yaran, Tevrat’ı, İncil’i ve Furkan’ı indiren Allah’ım. Perçeminden tuttuğun her bir yürüyenin şerrinden sana sığınırım. Allah’ın sen Evvel’sin senden önce hiçbir şey yok. Sen Ahir’sin senden sonra hiçbir şey yok. Sen Zahir’sin senden üste hiçbir şey yok. Sen Batın’sın senden öte hiçbir şey yok. Bizden borcu gider ve bizi fakirlikten kurtarıp zenginleştir.”
3. Ali radıyallahu anh’tan rivayet edildiğine göre anlaşmalı bir köle ona gelerek; "Anlaşma bedelini ödemekten aciz kaldım bana yardım et!” dedi. Ali radıyallahu anh (ona) şöyle dedi: “Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in bana öğretmiş olduğu kelimeleri sana öğreteyim mi? (Bunu okuduğun takdirde) Senin Sır Dağı kadar borcun olsa dahi Allah onu sana ödetir: “Allah’ım, bana helalinle yetinip haramından uzaklaşmayı, verdiklerinle yetinip başkasına muhtaç olmamayı nasip eyle.” de, demiştir.” (Tirmizî 3563’te rivayet etmiştir, Elbanî, Sahîhu’t-Tirmizî’de bunu hasen saymıştır) Rivayetteki mükatebe kelimesi bir kölenin efendisine özgür oluncaya kadar bir mal ödemesi şeklinde anlaşma yapmasıdır.
4. Taberanî’nin, el-Mu’cemu’s-Sağîr’inde Enes bin Malik radıyallahu anh’tan ettiği rivayette o şöyle demiştir: Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Muaz radıyallahu anh’a şöyle dedi: “Sana bir dua öğreteceğim ki bu duayla dua ettiğinde Uhud Dağı kadar senin borcun olsa bile Allah mutlaka sana onu ödetir. Ey Muaz de ki: "Ey mülkün sahibi olan Allah'ım Sen, mülkü dilediğine verirsin ve dilediğinden de mülkü çekip alırsın. Allah'ım, dilediğini aziz edersin, dilediğini de zelil edersin. Hayır senin elindedir. Şüphesiz ki senin her şeye gücün yeter. Geceyi gündüze, gündüzü de geceye katarsın, ölüden diri çıkarırsın, diriden de ölü çıkarırsın ve dilediğine de hesapsız (sayısız) rızık verirsin (zengin edersin). Ey dünya ve âhiretin Rahmân ve Rahimi olan Allah’ım! İstediğine ikisinden verirsin, istemediğine vermezsin. Allâh’ım! Bana (öyle) bir merhamet ile rahmet et ki, senden başkalarının merhametine muhtaç olmayayım.” (Elbanî bu hadisi Sahîhu’t-Terğîb ve’t-Terhîb 1821’de hasen saymıştır)
5. Rızkın elde edilmesinde çok büyük fayda veren vesilelerden biri de istiğfarı çoğaltmaktır. Allah teala buyuruyor ki: “Dedim ki: Rabbinizden mağfiret dileyin; çünkü O çok bağışlayıcıdır. (Mağfiret dileyin ki,) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin. Mallarınızı ve oğullarınızı çoğaltsın, size bahçeler ihsan etsin, sizin için ırmaklar akıtsın.” (Nuh, 10-12)
İkincisi:
Bu dualardan belirli bir duanın adedini belirleyip tespit etmeye gelince, bu; bidat ve sonradan uydurulmuş hususlardandır. Daimî Fetva Kurulu’nda şöyle gelmiştir: “Dualarda ve ibadetlerde asıl, tevkîfî olmasıdır. Allah’ın meşru kılmadığı bir şeyle Allah’a ibadet edilemez. Aynı şekilde böylesi duaların ve ibadetlerin mutlak olarak kullanılmaları veya vakitlerinin sabitlenmesi, şekillerinin detaylandırılması, adetlerinin belirlenmesi hususunda da durum böyledir. Sonra Allah’ın kendisini meşru kıldığı zikirler, dualar ve diğer ibadetlerden bazılarını ise mutlak olmaktan çıkarıp onları bir vakit, bir adet, bir özellikle kayıtlamak: Bizim bunlarda bir özellik, bir vakit ve bir adet kaydı getirmemiz caiz olmaz. Aksine biz bunlarla Allah’a, genel olarak kavlî veya fiilî delillerde şeriatta hakkında sabit olduğu üzere Allah’a öylece ibadet ettiğimiz, hakkında bir vakit, bir adet belirlenmesi ya da onun için özel bir mekan ya da özellik tahsis edilmesi (naslarda) gelen, sabit olan şekliyle ibadet ederiz.” (Şeyh Abdulaziz bin Baz, Şeyh Abdurrezzak Afifî, Şeyh Abdullah Ğadyan, Abdullah bin Kaûd, Mecelletu’l-Buhûsi’l-İslamiyye, 21/53; Fetevâ el-İslamiyye, 4/178)
Allah en iyisini bilir.