Pazartesi 22 Cemaziyes-Sani 1446 - 23 Aralık 2024
Türkçe

Demokrasi, seçimler ve bu sistemlerde çalışmanın hükmü

Soru

Demokratik bir hükümette milletvekili veya başka görevde çalışmanın, demokrasinin hükmü nedir? Demokratik yolla bir şahsın seçilmesi ve oy kullanmanın hükmü nedir?

Cevap metni

Allah’a hamd olsun.

Birincisi:

Demokrasi insan sistemdir. Halkın halkı yönetmesi demektir. O bu haliyle İslam’a terstir. Hüküm el-Aliyy vel-Kebir olan Allah’ındır. Kim olursa olsun insanlardan herhangi birine kanun koyma hakkını vermek caiz değildir.

Dinler ve Çağdaş mezhepler Ansiklopedisinin (1066-1067/2)de şunlar belirtilmiştir:

Şüphesiz itaatte, boyun eğmede veya kanun koymada modern şirkin görüntülerinden biri olarak demokratik sistemler karşımıza çıkar. Çünkü yaratanın mutlak kanun koyucu olarak otoritesini ilga etmektedir. Yaratılanların hakları mesabesine indirmektedir. Allah şöyle buyurmaktadır: “Allah 'ı bırakıp da taptıklarınız, sizin ve atalarınızın taktığı birtakım isimlerden başka bir şey olamaz. Yoksa Allah onlara öyle bir saltanat indirmemiştir. Hüküm sadece Allah 'ındır. O size kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir. İşte el-Qayyim(delilleri sabit, müstakim) din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.” (Yusuf, 40) ve ayette: “Hüküm ancak Allah 'ındır.” (el-Enâ’m, 57)

Bunun ayrıntıları (98134) sayılı sorunun cevabında geçti.

İkincisi:

Kim demokratik sistemi ve onda yönetmeyi bildiği halde kendini aday gösterir veya başkalarını bu sistemi kabul ederek aday gösterirse büyük bir tehlikededir. Çünkü demokratik sistem İslam’a karşıdır. Onu kabul etmek ve onun prensipleriyle çalışmak İslam’dan çıkmak ve mürted olma durumlarındandır.

Kim de bu sistem gölgesinde kendisini veya başkasını aday gösterir ve o meclise girer, onları kabul etmez, onların aleyhine belgeler sunar, yapabildiği kadar fesadı ve kötülüğü azaltmaya çalışır- öyle ki alanı, fesat ve ilhad ehline yeryüzünde daha fazla fesat çıkarmalarını, insanların dünyasını ve dinini ifsat etmelerine bırakmaz- ise bu içtihat gerektirir. Bu da maslahatın durumuna göre değişir. Bazı âlimlere göre bu seçimlere girmek farzdır.

Şeyh Muhammed bin Useymin-rahimehu Allah- seçimlerin hükmü hakkında soruldu ve şöyle cevap verdi: “Ben seçimlerin farz olduğunu görüşündeyim. Burada kendisinde hayır umduğumuz kimseleri tayin etmeliyiz. Çünkü hayır ehli geri durursa onların yerini başkaları almaz mı? Onların yerini şüphesiz şer ehli alacaktır. Ya da kendilerinde ne hayır ne de şer olan, her sakala bir tarak vuran olumsuz insanlar yerlerini alacaktır. Öyle ise Salih gördüğümüz kimseleri seçmeliyiz. Eğer biri şunu diyebilir: biz birini seçtik ama meclisin çoğu onun görüşüne ters.

Ona şunu deriz: bunda bir sorun yok. Bu tek adam eğer Allah bereket nasip ederse, bu mecliste hak sözü söylediğinde mutlaka etkisi olacaktır. Ancak Allah ile doğru olma noksanlığımız var. Elle tutulur maddi işlere güveniyoruz. Allah’ın emirlerine bakmıyoruz.. Hayır gördüğün adamı aday göster ve Allah’a tevekkül et.” Özetle bitti.

“Açık kapı buluşmaları” 210 sayılı teyp bandının B yüzü

Fetva Daimi konseyi Alimlerine şu soru sorulmuştu :

Seçimlerde oy kullanmak ve aday göstermek caiz midir? Bilinmeli ki ülkemiz Allah’ın indirdikleriyle hükmetmiyor?

Cevapladılar:

Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyen, İslam şeriatı ile çalışmayan bir hükümette yer alıp kendini aday göstermek müslümana caiz olmaz. Müslümanın bu hükümette çalışan onu veya başkasını seçmesi caiz olmaz. Ancak İslam Şeriatı ile çalışan bir yönetime çevirmek için oraya gelmeyi isteyen Müslümanlardan kendisini veya başkalarını seçmeleri müstesnadır. Bunu, otoriter sisteme galip gelmek için bir araç edinirler. Ancak kendini aday gösteren de İslam şeriatına karşı gelen makamlara girmemesi gerekir.” Bitti.

Şeyh Abdulaziz Bin Baz, Şeyh Abdurrezzak Afifi, Şeyh Abdullah Bin Ğudeyyan, Şeyh Abdullah Bin Quud.

Daimi Konsey Fetvaları, 406–407/23

Ve yine sordular:

Bildiğiniz gibi bizde anayasal seçimler adıyla seçimler var. Burada İslami yönetime çağıran partiler var. Burada İslami yönetim istemeyenler de var. İslami yönetimi istemeyen ama namaz da kılan partilere karşı seçmenin durumu nedir?

Cevapladılar:

İslam şeriatı ile yönetilmeyen ülkelerde Müslümanlara düşen İslam şeriatıyla yönetilmek için çok fazla gayret etmeleridir. İslam şeriatını uygulayacağı bilinen partiye yardımda tek el olup görevlerini yapmalıdırlar. Ancak İslam şeriatını uygulamak istemeyenlere yardım etmek ise caiz değildir. Bilakis sahibini küfre götürür. Ayette: “Aralarında Allah 'ın indirdiği ile hüküm ver ve onların isteklerine uyma. Allah 'ın sana indirdiği hükümlerin bir kısmını uygulamana engel olmalarına dikkat et. Eğer (verdiğin hükümden) yüz çevirirlerse bil ki (bununla) Allah ancak, günahlarının bir kısmını onların başına (dünyada cezalandırarak) belâ etmek ister. İnsanların (yahudilerin) birçoğu da zaten fasıktır. Yoksa yahudiler (İslâm öncesi) cahiliye idaresini mi istiyorlar? İkna olan topluma göre, Allah 'tan daha güzel hüküm koyan kim var!?” (el-Maideh, 49–50)

Bu nedenle Allah İslam şeriatı ile hükmetmeyenleri kâfir olmakla açıkladı. Onlara yardım etmeyi ve onlara velayet vermekten sakındırdı. Mü’minleri ise eğer inanmış kimseler ise takva yolunu tutmalarını emretti. Ayette: “(Baksanıza) ey iman (edip tasdik) edenler! Sizden önce kendilerine Kitab verilenlerden dininizi alay ve eğlence konusu yapanları ve kâfirleri veli edinmeyin. Eğer mü’minler iseniz korkun Allah 'tan.” (el-Maideh, 57)

Başarı Allah’tandır. Peygamberimize, ailesine ve ashabına dua ederiz. Bitti.

İlmi ve Fetva Araştırmaları Daimi Konseyi

Şeyh Abdulaziz Bin Baz, Şeyh Abdurrezzak Afifi, Şeyh Abdullah Bin Ğudeyyan

Daimi Konsey Fetvaları, 373/1

Kaynak: İslam Soru-Cevap Sitesi