Allah’a hamd olsun.
Avf bin Malik el Eşcai Radiyallahu anhu şöyle dedi: Biz cahiliye devrinde rukye yapardık. Bunun üzerine
— Yâ Resûlallah! Bu hususta ne buyururdun? dedik.
«Bana rukyelerinizi gösterin! İçerisinde şirk olmadıkça rukyede bir sakınca yoktur.» buyurdular.
Bu hadis, içinde şirk veya şirke yol açacak bir durum olmadığı müddetçe rukyenin caiz olduğunu gösterir. Bununla birlikte alimler hadislere dayanarak rukyenin caiz olabilmesi için üç şart belirlemişlerdir:
1-Rukyenin Allah’ın kelamı Kur’an-ı Kerim’le, isimleriyle veya sıfatlarıyla olması,
2-Arapça dilinde veya anlamı anlaşılan bir dilde olması,
3- Rukyenin bizzat kendisi etki etmediği ancak Allah kendisi etki verdiğine inanmak. (Fethul bari, İbn Hacer 10/195)
İkincisi: Soruda geçen rukye şekli aşağıdaki nedenlerden dolayı caiz değildir:
1-Bidat içermesi: Çünkü şifa, evlilik ve cinleri kontrol altına almak amacıyla üç gün üst üste akşam namazında sonra Muhammed suresini 14 defa okumak veya dinlemek uygulamasıyla ilgili bir kanıt olmadığı için bidattır. Zira alimler; Şeriatta söz konusu şekliyle hiçbir dayanağı olmayan; belirli bir zikri belirli bir zamanda yapmak veya belirli bir zikri belirli bir sayı ile sınırlandırmak veya belirli bir şekilde yapmak bidat olduğunu savunmuşlardır.
2- anlamı anlaşılmayan sözcükler içermesi: (El muhassanat el hacibe ve Ediye el Elenhas) gibi sözcükler anlamı bilinmemektedir. Zira rukyenin caiz olmasının bir şartı da bilinmeyen kelime içermemesidir.
(11290 ) nolu sorunun cevabında şer’i bir yöntemle sihirle nasıl mücadele edileceği yazılmaktadır.
En iyisini Allah bilir.