Cuma 21 Cemaziyel-Evvel 1446 - 22 Kasım 2024
Türkçe

İNTERNETTE KUR’AN’I TAHRİF İÇİN (KURULMUŞ) WEB SİTESİ İLE İGİLİ UYARI!

Soru

Bir arkadaşım bana; tahrif ettiği Kur’an âyetlerini internette yayınlayan ve “bunlarda Kur’an’dandır” diyen, bir web sitesinin var olduğunu bildirdi.
Bu eylemi durdurmak için ne yapmalıyız?

Cevap metni

Allah’a hamd olsun.

Hamd, yalnızca Allah'adır.

Bu soruya cevap vermeden önce, kötülüklere karşı hikmetle mücadele etmenin ve müslümanın farkında olmadan, İslâm düşmanlığı yapan mihrakların propagandalarının tuzağına düşerek (bu propagandanın) müslümanlar arasında da yaygınlaşmasına ve göz atmak gâyesiyle de olsa bu tür sitelere girerek buradakileri okumalarına vesile olmamalarının önemine dikkat çekmemiz gerekir. Zira (bu durumda) dolaylı olarak, Kur’an’ı taklit ettiğini ve (Kur’an’ın) benzerini yazdığını sanan zavallıların bu boş ve yavan eylemlerinin tanıtımını yapmış olu(nu)r. Halbuki Kur’an’ın benzerini (hâşâ!) getirmek, imkansız bir şeydir. Çünkü Allah Teâlâ, böyle bir şeyi (onlarında) yapmaları konusunda, Kur’an’ın nüzulü sürecinde Arap dilinin tüm inceliklerine vukufiyetin zirvesinde olan edebiyatçılarına ve şâirlerine meydan okumuş ve şöyle buyurmuştur:

))فَلْيَأْتُوا بِحَدِيثٍ مِثْلِهِإِنْ كَانُوا صَادِقِينَ(( [سورة الطّور الآية: 34]

Eğer doğru söyleyenler iseler, haydi onun benzeri bir söz (Kur’an) de onlar getirsinler!" (Tûr Sûresi: 34)

Böyle bir şeyi yapamayınca,Kur’an sûrelerinin benzeri “on” sûre getirmeleri konusunda meydan okumuştur.

Nitekim Allah Teala şöyle buyurmuştur:

))أَمْ يَقُولُونَ افْتَرَاهُ قُلْ فَأْتُوا بِعَشْرِ سُوَرٍ مِثْلِهِ مُفْتَرَيَاتٍ وَادْعُوا مَنِ اسْتَطَعْتُمْ مِنْ دُونِ اللهِ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ )) [ سورة هود الآية: 13]

"Yoksa “onu (Kur’an’ı) uydurdu” mu diyorlar? Deki: Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi Allah’tan başka gücünüzün yettiklerini de (yardıma) çağırıp, sizde bunun gibi uydurma on sure getiririn." (Hûd Sûresi:13)

Buna da güçleri yetmeyince, Kur’an’ın fesahati, belagati ve hikmetine eş seviyede yalnızca bir tek sûre getirmeleri hususunda onlara meydan okumuştur.

Nitekim Allah Teala şöyle buyurmuştur:

))أَمْ يَقُولُونَ افْتَرَاهُقُلْ فَأْتُوا بِسُورَةٍ مِثْلِهِ وَادْعُوا مَنِ اسْتَطَعْتُمْ مِنْ دُونِ اللهِ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ )) [ سورة يونس الآية: 38]

"Yoksa onu (Muhammed kendisi) uydurdu mu diyorlar? De ki: Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi sizde onun benzeri “bir” sure getirin ve Allah’tan başka, çağırabileceğiniz kim varsa onları da (yardıma) çağırın." (Yunus Sûresi: 38)

(Allah) onları,istedikleri kimselerle yardımlaşmaya ve meydan okumayı kabul etmeye çağırdı ve dedi ki:

))وَإِنْ كُنْتُمْ فِي رَيْبٍ مِـمَّـا نَزَّلْنَا عَلَى عَبْدِنَا فَأْتُوابِسُورَةٍ مِنْ مِثْلِهِ وَادْعُوا شُهَدَاءَكُمْ مِنْ دُونِ اللهِ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ )) [ سورة البقرة الآية: 23]

"Eğer kulumuz (Muhammed’e) indirdiğimiz (Kur’an) hakkında şüphede iseniz, haydi onun benzeri “bir” sûre getirin ve eğer doğru söyleyenler iseniz, Allah’tan başka şâhitlerinizi çağırın (ve bunu ispat edin)." (Bakara Sûresi: 23)

Bunu da getiremeyince, hiçbir zaman ve mekânda, her kim ile yardımlaşırlarsa yardımlaşsınlar asla buna güç yetiremeyeceklerini bildirmiş ve şöyle buyurmuştur:

))قُلْ لَئِنِ اجْتَمَعَتِ الإِنْسُ وَالْـجِنُّ عَلَى أَنْ يَأْتُوا بِمِثْلِ هَذَا الْقُرْءَانِ لاَ يَأْتُونَ بِمِثْلِهِ وَلَوْ كَانَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ ظَهِيرًا )) [سورة الإسراء الآية: 88]

"De ki: Andolsun insanlar ve cinler bu Kur’an’nın bir benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine de destek olsalar, yine onun bezerini getiremezler." (İsrâ Sûresi: 88).

Bu (Kur’an’ın) bir benzerini getirecek Allah’tan başka kimse yoktur. Çünkü Kur’an-ı Kerim, -Allah Teala’nın da buyurduğu üzere-:

))كِتَابٌ أُحْكِمَتْ ءَايَاتُهُ ثُمَّ فُصِّلَتْ مِنْ لَدُنْ حَكِيمٍ خَبِيرٍ )) [ سورة هود الآية: 1]

"Bu Kur’an; ayetleri, hüküm ve hikmet sahibi (bulunan ve her şey) hakkında haberdar olan Allah tarafından muhkem (eksiksiz, sağlam ve açık) kılınmış, sonra da Allah’tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye ayrı ayrı açıklanmış bir kitaptır."(Hûd Sûresi:1)

Bazı iftiracıların, Kur’an-ı Kerim’i taklide yeltenmeleri sebebiyle öyle saçmalıklar ortaya çıkmıştır ki, bunlara yalnızca büyükler ve âkil kimseler değil, çocuklar bile gülmektedir.Müseylemetü’l- Kezzab (Peygamberlik iddiasında bulunan yalancı Müseyleme)’ın:

“Ey iki kurbağanın kızı kurbağa! Ayıkladıkların temizlendi! Üst tarafın suda, alt tarafın çamurda” sözünde olduğu gibi, peygamberlik iddiasından bulunan bu ve benzeri kimselerin, (bu hususta) saçma sapan birçok sözleri vardır. (Bkz. Saydu’l-Hâtır, İbn-i Cevzî, S. 404).

Bazen, insanların Arapça dil kuralları ve bu dilin incelikleri hakkındaki cehaleti ve bilgisizlikleri sebebiyle, birtakım asılsız şeyler yayılabilmektedir. Ancak, kendisinde birazcık anlama kabiliyeti ve feraset olan kimsenin, en azından bu tarz asılsız, uydurma ve iftira ifâdeleri sezmesi ve bunun asla Kur’an’dan olamayacağını fark etmesi mümkündür.

Soruda ifâde edilen web sitesine göz attığımızda, küfür ve inkâr görmekteyiz. Nass diye zikredilen bu uydurma sûrelerde İsa Mesih’in Allah’ın oğlu (hâşâ!) olduğu, (hatta) kendisinin bizzat ilah olduğu ve Râfıziye mezhebine dâvet gibi birçok bâtıl şeyler (görmekteyiz).Sonra, birçok enteresan çelişkiler bulunmaktadır.Bu yalancı adamın uydurduğu ve adına da “tecessüd sûresi” dediği sûrenin (!) altıncı âyetinde, -iddia ettiğine göre-: Âlemlerin Rabbi olan Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın kullarından evlat (hâşâ) edinmiştir. Uyduruk “iman sûresi”nin, dokuzuncu âyetinde ise şöyle demektedir:

“Sen, Allah’ın gerçek oğlusun, sana îmân etik”...

 ?َفَلا يَتَدَبَّرُونَالْقُرْءَانَ وَلَوْ كَانَ مِنْ عِنْدِ غَيْرِ اللَّهِ لَوَجَدُوا فِيهِ اخْتِلافًا كَثِيرًا [ سورة النساء الآية: 82]

"Hala Kur’an’ı düşünüp anlamaya çalışmıyorlar mı? Eğer o, Allah’tan başkası tarafından (indirilmiş) olsaydı, mutlaka onda birçok çelişki bulurlardı." (Nisâ Sûresi: 82).

Buyuran Rabbimiz, muhakkak doğru söylemiştir.

Yine, bu iftira dolu sûrelere (!) göz atan bir kimse, bu yalancı adamın; “Allah’ın, peygamberine, istediği şekilde Kur’an’ı değiştirme müsaadesi verdiği” şeklinde, bir başka çirkin ibâreye daha şâhit olmaktadır. “Vesâyâ (vasiyetler) sûresi”nin altıncısı olarak saydığı âyetteki bu çirkin ibârede deniyor ki:

"Onlara emrettiklerimizden, silmek istediğin kadarını siliver. Kararlarımız üzerinde, sana değişiklik yapma yetkisi verdik!!! "

Her müslüman, bu tarafgir kafadan kaynaklanan bu ibârenin, barındırmakta olduğu çirkin iftiranın derecesini fark etmektedir.

Ey zeki okuyucu!

Hiç bu derece sersemce bir söz gördün mü Allah aşkına!!!Allah Teâlâ’nın, aşağıdaki âyetlerde buyurduğu üzere; uyulmasını, uygulanması ve tatbik edilmesini emrettiği bir Kur’an indirmesi;

))وَهَذَا كِتَابٌ أَنْزَلْنَاهُ مُبَارَكٌ فَاتَّبِعُوهُ وَاتَّقُوا لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ )) [ سورة الأنعام الآية: 155]

"Bu (Kur’an), bizim indirdiğimiz bereket kaynağı bir kitaptır. Artık ona uyun ve Allah’a karşı gelmekten sakının ki, size merhamet edilsin)). (En’am Sûresi:155)

Rasûlüne, Kur’an’a sımsıkı sarılmasını emrettiği bir başka âyetinde şöyle buyurmuştur:

))فَاسْتَمْسِكْ بِالَّذِي أُوحِيَ إِلَيْكَ إِنَّكَعَلَى صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ )) [سورة الزخرف الآية: 43]

"Öyle ise sana vahyedilene sımsıkı sarıl.Şüphesiz sen doğru bir yol üzeresin." (Zuhruf Sûresi: 43).

Şu âyetinde ifâde ettiği üzere, kendisine vahyettiğini, hiçbir değişiklik ve gizleme yapmaksızın tebliğ etmemesi halinde peygamberini tehdit eden:

)) وَإِنْ كَادُوا لَيَفْتِنُونَكَ عَنِ الَّذِي أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ لِتَفْتَرِيَ عَلَيْنَا غَيْرَهُ وَإِذًا لاَتَّخَذُوكَ خَلِيلاً(.) وَلَوْلا أَنْ ثَبَّتْنَاكَ لَقَدْ كِدْتَ تَرْكَنُ إِلَيْهِمْ شَيْئًا قَلِيلا (.) إِذًا لَأَذَقْنَاكَ ضِعْفَ الْـحَيَاةِ وَضِعْفَ الْـمَمَـاتِ ثُمَّ لاَ تَجِدُ لَكَ عَلَيْنَا نَصِيرًا )) [ سورة الإسراء الآيات: 73-75]

"Onlar, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı uydurman için az kalsın seni ondan şaşırtacaklardı. Eğer, biz sana sebat vermiş olmasaydık, az kalsın onlara biraz meyledecektin. İşte o zaman sana, hayatın da, ölümün de katmerli acılarını tattırırdık. Sonra bize karşı kendine hiçbir yardımcı bulamazdın."(İsrâ Sûresi: 73-75).

Ve başka bir âyette olduğu gibi:

))وَلَوْ تَقَوَّلَ عَلَيْنَا بَعْضَالأقَاوِيلِ (.) لَأَخَذْنَا مِنْهُ بِالْيَمِينِ (.) ثُمَّ لَقَطَعْنَا مِنْهُالْوَتِينَ ))

[ سورة الحاقة الآيات: 44-46]

"Eğer, (Peygamber) bize isnat ederek bazı sözler uydurmuş olsaydı, mutlaka onu kudretimizle yakalardık. Sonra da onun şah damarını mutlaka keserdik." (Hâkka Sûresi: 44-46).

Ve buna benzer başka birçok âyet...

Bütün bunlardan sonra, indirdiği bir başka sûrede, hak peygamberinin, Kur’an’dan istediğini silme ve değiştirme hakkı olsun. Yine, o peygamber, buna yetkili ve kendisinde ahkamından istediğini değiştirme, yok etme ve iptal etme yetkisi olsun!!!

Hiç bu mümkün müdür???

Kur’an’dan, istediği hükmü nesheden, ancak ve ancak onu indiren olabilir, başkası değil!

Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

))يَمْحُوا اللهُ مَايَشَاءُ وَيُثْبِتُ وَعِنْدَهُ أُمُّ الْكِتَاب )) [سورة الرعد الآية: 39]

"Allah, dilediğini siler, dilediğini de sabit kılıp bırakır. Ana kitap (Levh-i Mahfuz) O’nun yanındadır." (Ra’d Sûresi: 39)

Ve yine buyurmuştur:

))مَا نَنْسَخْ مِنْ ءَايَةٍ أَوْ نُنْسِهَا نَأْتِبِخَيْرٍ مِنْهَا أَوْ مِثْلِهَا أَلَمْ تَعْلَمْ أَنَّ اللهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ )) [ سورة البقرة الآية: 106]

"Biz herhangi bir ayetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturur (ya da ertelersek), yerine daha hayırlısını veya benzerini getiririz. Allah’ın gücünün her şeye hakkıyla yettiğini bilmez misin?" (Bakara Sûresi:106)

Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- ve bizlerin üzerine düşen görev, düşünüp uygulamaktır. Tahrif etmek, yok etmek ve değiştirmek değildir.

Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

)) كِتَابٌ أَنْزَلْنَاهُ إِلَيْكَ مُبَارَكٌلِيَدَّبَّرُوا ءَايَاتِهِ وَلِيَتَذَكَّرَ أُولُو الأَلْبَابِ )) [سورة ص الآية: 29]

"Bu Kur’an, ayetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır." (Sâd Sûresi: 29).

İnternetteki web sitesinde yer alan, iftira dolu ve uydurma sûreleri, Allah Teâlâ’nın şu sözünün gerçek bir kanıtı olarak görüyoruz:

))وَإِنَّ مِنْهُمْ لَفَرِيقًا يَلْوُونَ أَلْسِنَتَهُمْ بِالْكِتَابِ لِتَحْسَبُوهُ مِنَ الْكِتَابِ وَمَا هُوَ مِنَ الْكِتَابِ وَيَقُولُونَ هُوَ مِنْ عِنْدِ اللهِ وَمَا هُوَ مِنْ عِنْدِ اللهِ وَيَقُولُونَ عَلَى اللهِ الْكَذِبَ وَهُمْيَعْلَمُونَ )) [سورة آل عمران الآية: 78]

"Onlardan (kitap ehlinden) bir grup var ki, Kitap’tan olmadığı halde Kitap’tan sanasınız diye (okudukları) Kitap’tanmış gibi dillerini eğip bükerler ve “Bu Allah katındandır” derler.Halbuki o, Allah katından değildir.Bile bile Allah’a karşı yalan söylerler." (Âl-i İmran Sûresi: 78).

Allah Teâlâ'dan; dinine yardım etmesini, kitabını yüceltmesini ve sevdiklerini izzetli kılmasını; düşmanlarını zelil etmesini, onları (müslümanlara karşı) küçük düşürmesini ve umutlarını boşa çıkarmasını dileriz.Allah'ın salât ve selâmı,Muhammed’in üzerine olsun...

Kaynak: Şeyh Muhammed Salih El Muneccid