Perşembe 6 Cemaziyel-Evvel 1446 - 7 Kasım 2024
Türkçe

“Allah, insanlara azap vermekten hoşnut olduğunu” iddia edenlere cevap

Soru

 “Allah, insanlara azap çektirmek istediğini” iddia edenlere nasıl cevap verelim?

Cevap metni

Allah’a hamd olsun.

Birincisi: Şüphesiz bu çok çirkin bir söylem olup bunu ancak Allah’ın nimetlerine ve fazlına karşı nankör ve sapık bir kişi söyleyebilir. Ayrıca sonsuz rahmet sahibi olan Allah’a yapılan apaçık iftira ve yalandır. Normal bir insana bile yakışmayan kötü bir özellikle nitelemektir. Tüm noksanlardan münezzeh olan sonsuz rahmet ve şefkat sahibi yüce Allah böyle şeylerle nasıl nitelenebilir?

Yüce Allah şöyle buyurdu: “Eğer şükreder ve iman ederseniz, Allah size niye azab etsin ki? Allah, şükrün karşılığını verendir, her şeyi hakkıyla bilendir.” Nisa/147

Şeyh Sadi Rahimehullah ayetin tefsirinde şöyle dedi: … sonra yüce Allah kendi zenginlik, ihsan, rahmet ve lütfunun bolluğundan söz ederek şöyle dedi: “Eğer şükreder ve iman ederseniz, Allah size niye azab etsin ki?” durum böyleyken “yüce Allah şükrün karşılığını verendir, her şeyi hakkıyla bilendir.” Kendisi için meşakkatlara dayananlara, salih amel işleyenlere bol bol sevap ve karşılık vermektedir. Her kim Allah için bir şeyi bırakırsa Allah ona bıraktığı şeyden daha hayırlısını verir.

Bununla birlikte yüce Allah sizin açığınızı ve gizlinizi bilir, ihlas ve samimiyetle gerçekleşen tüm amellerinizi ve böyle olmayan tüm amelleriniz bilir. Yüce Allah sizden tövbe ve ona dönmenizi ister. Sizler O’na dönerseniz size neden azap versin ki? Şüphesiz o sizin azabınızla hoşnut olmaz, size ceza vermekle yararlanmaz. Bilakis isyankar sadece kendine zarar verdiği gibi itaatkar da sadece kendisine fayda sağlar. Tefsirussadi/211

Alim olan Tahir İbn Aşur Rahimehullah şöyle dedi: Ayetteki hitabın muhatabı tüm ümmet olabildiği gibi bunun muhatabı sadece münafıklar da olabilir. Ayette geçen soru “size neden azap versin ki?” bu tabirle Arapça edebiyatında olumsuzluk gerektiren cevap amaçlanmaktadır. Yani: Sizin azabınızla bir şey yapmaz. Şükreder ve iman ederseniz size azap vermez.

Başka bir tabirle: Münafıklara söz verilen ceza, küfür ne nifaktan dolayıdır. Şayet onlar tövbe edip Allah’a döner ve iyi amel işlerlerse yüce Allah onlara vereceği cezayı ve azabı affeder. Onlar sanmasınlar ki Allah, bizzat onlarda nefret ettiği için onlara ceza verecek, veya onlara azap vermekten hoşnut olacağını sanmasınlar. Bilakis azap kötülüğün karşılığı olup hikmet gereği her şeyi yerli yerine göre koymaktır. Böylece iyiliğe karşı iyilikle, kötülüğe karşı kötülükle karşılık verir. Şayet kötü insan kötülüğünden vazgeçerse Allah onun hakkında ki cezayı iptal eder. Çünkü Allah hiçbir azap veya sevaptan yararlanmaz. Bilakis sebeplere göre sonuçlar meydana gelir. Müminler iman ve şükürlerinde sabit kalıp münafık ve kafirlerle dostluktan sakınırlarsa yüce Allah onlara azap vermez. Çünkü azap gerektirecek bir şey olmayacaktır.  (el Tehrir vettenvir 5/245)

Ömer İbnu'l-Hattab Radiyallahu anhu'dan rivayet edildiğine göre dedi ki: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in huzuruna (Hevazin kabilesinden alınmış) esirler getirildi. Esirler arasından bir kadın memesinden süt sağıyor, çocuklara içiriyordu. Esirler arasında küçük bir çocuk buldu mu onu alıp hemen göğsüne yapıştırıp, ona süt emziriveriyordu.

Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bizlere: Sizin görüşünüze göre bu kadın kendi çocuğunu ateşe atar mı?, diye sordu. Biz: Hayır, eğer onu atmayacak gücü kendisinde bulabilirse onu asla atmaz, dedik.

Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Andolsun ki Allah'ın kullarına olan merhameti bu kadının çocuğuna olan merhametinden fazladır, buyurdu." (Buhari 5999, Muslim 2754)

Ebu Hureyre Radiyallahu anhu’dan rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: “Allah mahlukatı yaratmayı hükmettiği zaman arşının üstünde yanında bulunan bir kitapta 'Şüphesiz benim rahmetim, gazabımın önüne geçmiştir' diye yazdı." (Buhari 7453, Muslim 2751)

Selmânı Fârisî'den rivayet edildiğine göre Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle dedi:

«Şüphesiz Allah göklerle yeri yarattığı gün yüz rahmet yaratmıştır. Her rahmet göklerle yer arasını dolduracak kadardır. Ondan yeryüzüne bir rahmet indirmiştir. İşte anne yavrusuna bununla şefkat eder. Vahşî hayvanlarla kuşlar birbirlerine bununla acırlar. Kıyamet günü geldiği zaman yüz rahmeti bu rahmetle tamamlayacaktır.» buyurdular.

(Muslim 2753)

Yüce Allah’ın kullarına olan büyük rahmeti, lütfu ve şefkatı gereği yine her şeye kadir olan ve hikmet sahibi yüce Allah kendine isyan edilmesini, peygamberlerin yalanlanması, kulların zulme uğramasını istemiyor. Bu nedenle küfre girenleri, peygamberleri yalanlayanları ve kullarına zulmedenleri ceza ve acıklı bir azapla tehdit etmiştir. Şüphesiz bu da yüce Allah’ın mükemmel adalet ve sonsuz güç sahibi olduğunu gösterir. “Ey Muhammed! Kullarıma, benim elbette çok bağışlayıcı, çok merhametli olduğumu, azabımın da elem dolu azap olduğunu haber ver.” (Hicr 49-50)

Buna karşı diyebiliriz ki: İnsanlara azap vermeyi seven aşağıdaki özellikleri taşır:

1-Her denileni yerine getiren ve itaat eden kullarına azap verendir: yüce Allah şöyle buyurdu:“Şüphesiz Allah (hiç kimseye) zerre kadar zulüm etmez. (Yapılan) çok küçük bir iyilik de olsa onun sevabını kat kat arttırır ve kendi katından büyük bir mükâfat verir. (Nisa/40)

2-Mühlet vermeyen, mazeret kabul etmeyen ve kulun tövbe etmesine fırsat vermeyendir. Fakat yüce Allah öfkesini erteleyen, kullarına mühlet veren ve mazeretlerini kabul etmektedir. Hatırlatmak için onlara peygamberler gönderir, onları kendinden korkutmak ve kendisine yaklaştırmak için bir takım imtihan ve ibtilalar gönderir.

3- Azabı seven, azap verme özelliği şefkate ağır basar ve rahmeti azalır. Yüce Allah ise merhametlilerin en merhametlisi olmakla birlikte rahmeti, gazabını geçmiştir.

Şöyle bir düşün.. Şu an milyarlarca insan yüce Allah’a küfrediyor, inkar ediyor, ona çocuk nisbet ediyor ve başkasına ibadet ediyorlar bununla birlikte yüce Allah onlara rızık verir, vücutlarına sağlıklı kılar, sayılamayacak kadar nimetler bahşediyor, cezayı hemen vermiyor, tövbe etmek isteyenin tövbesini kabul ediyor. İnsan küfürde yaşadığı kadar yaşasın, tövbe ettikten sonra Allah tövbesini ondan kabul ediyor ve günahlarını sevaplara dönüştürüyor.

Bundan daha üstün rahmet ve ikram ne olabilir?!

Ebû Musa Radiyallahu anhu’dan rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle dedi: «İşittiği ezaya Allah (Azze ve Celle)'den daha sabırlı kimse yoktur. Kendisine şirk koşulur, Çocuk iddia edilir. Ancak yine de yüce Allah bunlara afiyet verir ve rızık ihsan eder.»  (Buhari 6099, Muslim 2804)

Sonuç olarak söz konusu iddiayı ortaya atan kimse, kesinlikle yüce Allah’ı tanımaz, O’nun rızık verdiğini bilmez, herşeyi karşılıksız veren Allah olduğunu bilmez. Kulun sahip olduğu tüm mal, sağlık, mutluluk, akıl, düşünce, başkalarına acıma, hayır işlerine muvaffakiyet… tüm bunlar Allah’tandır. Buna iman ederse Allah, merhametlilerin en merhametlisi olduğu ve kerem sahiplerinin en cömerdi olduğunu bilecektir.

Bu tür insanlar- şayet hayrı ve iyiliği isterlerse- her şeyden önce Allah’ı tanımalıdırlar, Allah’ın rahmet eserlerini takip etmelidirler. Şüphesiz bu, inkarcıların sözlerini tekrarlamalarından daha hayırlı olur.

Zira yüce Allah o inkarcılar hakkında şöyle buyurmuştur: “Onlar, Allah’ın nimetini bilirler, sonra da inkâr ederler. Onların çoğu kâfirlerdir.” (Nahl/83)

İkincisi:

Kendine iyilik yapmak isteyen ve dinine düşkün olan kimse Allah hakkında böyle düşünemez. Ayrıca müşriklerin ve şüphecilerin ortaya attıkları şüphelere kulak asmaz. Aksi takdirde kalbe hastalık sokar ve kalbe bir takım şüpheler girer. Bilinmelidir ki şüphelere ancak ilimde köklü olan kişiler bakabilir.

“Kendilerine güvenlik (barış) veya korku (savaş) ile ilgili bir haber geldiğinde onu yayarlar. Hâlbuki onu peygambere ve içlerinden yetki sahibi kimselere götürselerdi, elbette bunlardan, onu değerlendirip sonuç (hüküm) çıkarabilecek nitelikte olanları onu anlayıp bilirlerdi. Allah’ın size lütfu ve merhameti olmasaydı, pek azınız hariç, muhakkak şeytana uyardınız.” Nisa/83

Yüce Allah, bizi ve sizi açık ve gizli olmak üzere her tülü fitnelerden korusun.

En iyisini Allah bilir.

Kaynak: İslam Soru-Cevap Sitesi