Allah’a hamd olsun.
Hamd, yalnızca Allah'adır.Öncelikle uğrayacağınız mikat yerinden kendiniz için ihrama girmeniz gerekir. Sonra tavaf ve sa'y yapmak, saçınızı tıraş etmek sûretiyle umrenizi tamamladıktan sonra Ten'im veya Harem sınırları dışında başka bir yere çıkıp babanızın yerine ihrama girmeniz gerekir. İhrama girerken şöyle dersiniz:
"Lebbeykellahumme biumratin an ebî/Allahım! Babamın yerine umre için lebbeyk".
Sonra tavaf ve sa'yınızı tamamlar, saçınızı kısaltmak veya kökünden kazıtmak sûretiyle tıraş olursunuz. Saçınızı kökünden kazıtmanız daha fazîletlidir. Babanızın yerine umre için mikat yerine dönmenize gerek yoktur.
Değerli âlim Abdulaziz b. Baz -Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyle demiştir:
"Kendiniz veya ölmüş ya da yaşlı olduğundan veyahut da iyileşme ümidi olmayan bir hastalıktan dolayı hac ve umreyi edâ etmekten âciz olan başka kimseler adına hac veya umre yapmak istediğiniz zaman uğradığınız mikat yerinden ihrama girmeniz gerekir. Buna göre umrenin veya haccın amellerini bitirdikten sonra Ten'im ve Ci'râne gibi en yakın Hill (Harem dışındaki) bölgeden ihrama girip umre yapmanızda bir sakınca yoktur. Mikat yerine dönmenize de gerek yoktur. Çünkü Âişe -Allah ondan râzı olsun-, Vedâ haccında Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte umre için Medine'deki mikat yerinden (Zulhuleyfe'den) ihrama girmişti.Âişe -Allah ondan râzı olsun-, haccını ve umresini bitirince, ayrı bir umre yapmak için Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'den izin istemiş, bunun üzerine Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- de kardeşi Abdurrahman'a onunla birlikte Ten'im'e gitmesini emretmiş ve Âişe -Allah ondan râzı olsun-, hacdan sonra umre yapmıştı. Fakat Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- ona mikat yerine (Zulhuleyfe'ye) dönmesini emretmemişti. Böylelikle Âişe -Allah ondan râzı olsun-, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in emriyle mikat yerinden ihrama girdiği umresine haccı da eklemiş oldu. Çünkü Âişe -Allah ondan râzı olsun-, umrenin amellerini edâ etmeden önce âdet görmüştü.
Başarı, Allah Teâlâ'dandır." (Abdulaziz b. Baz'ın Fetvâları; c: 17, s: 15)