Pazar 19 Şevval 1445 - 28 Nisan 2024
Türkçe

Kalbimizde Allah Korkusunu Nasıl Geliştiririz?

Soru

Vaktimizi TV izlemek ve oyun oynamakla kaybediyoruz? Kalbimizde Allah korkusunu geliştirmek için ne yapmamız gerekiyor?

Cevap metni

Allah’a hamd olsun.

Birincisi:

Yüce Allah kendisine karşı gelmekten sakındırmış ve takvanın hem dünya hem ahirette kurtuluşun adresi olduğunu şu şekilde açıklamıştır:

“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa, öylece sakının ve siz ancak Müslümanlar olarak ölün.” (Âli İmran 102)

“Kim Allah’a ve Resûlüne itaat eder, Allah’tan korkar ve O’na karşı gelmekten sakınırsa, işte onlar başarıyı elde edenlerin ta kendileridir.” (Nur 52)                                

Başka bir ayette kendisinin takva sahipleriyle birlikte olduğunu söylemiştir:

“Şüphesiz Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanlar ve iyilik yapanlarla beraberdir.” (Nahl 128)

“Allah ise kendisine karşı gelmekten sakınanların dostudur.” (Casiye 19)

 “Sonuç, Allah’a karşı gelmekten sakınanlarındır.” (Araf 128)

Kurtuluşa erecek olanlar takva sahipleridir.
“İnananları ve Allah’a karşı gelmekten sakınanları kurtardık.” (Fussilet 18)

“Sonra Allah’a karşı gelmekten sakınanları kurtarırız da zalimleri orada diz üstü çökmüş hâlde bırakırız.” (Meryem 72)

“Gerçek şu ki, muttakiler için 'bir kurtuluş ve mutluluk' vardır.” (Nebe 31)

Takva sahipleri Allah’ın dostlarıdır.

“Bilesiniz ki, Allah’ın dostlarına hiçbir korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de.
Onlar iman etmiş ve Allah’a karşı gelmekten sakınmış olanlardır.” (Yunus 62-63)

İkincisi:

Takvanın anlamı Allah’ın emirlerini yerine getirmek ve yasaklarını bırakmaktır.

 Bu konuda kula destek olan hususlardan biri de:
Dünya ve ahireti düşünmek ve her ikisinin değerini ölçmek. Bu düşünce insana ahireti ve cenneti kazanma, cehennemden kurtulma bilincini kazandırır. Bu nedenle yüce Allah cennetin takva sahipleri için hazırlandığını şu şekilde açıklamıştır:

“Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmış bulunan cennete koşun.” (Âli İmran 133)

Kalplerde takvayı güçlendiren hususlardan biri de:

İnsanın Allah itaatinde çaba sarfetmesi ve çalışması. Şüphesiz Allah bu çabaya karşılık insanda hidayet ve takvayı artırarak karşılık verir. Allah’ın emirlerini yerine getirmekte yardım eder, hayır kapılarını açar ve daha önce kolay olmayanı ona kolaylaştırır. Yüce Allah şöyle dedi:

 “Hidayete erenlere gelince, Allah onların hidayetini artırır. Onların Allah’a karşı gelmekten sakınmalarını sağlar.” (Muhammed 17)

İnsanı takvaya ulaştıran hususlardan biri de:

Oruç tutmaya özen göstermek ve çokça oruç tutmak. Yüce Allah oruçta insana ibadetlere yardım edecek ve sevdirecek bir özellik yaratmıştır. Bu nedenle şöyle dedi:

“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı.” (Bakara 183)

Bu nedenle Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem orucu tavsiye etmiş ve ona bu konuda ona benzer bir ibadet olmadığını teyit etmiştir:

Ebu Umame r.a: “Ey Allah’ın Rasulü, bana bir şey yapmamı emret!” dedim. Rasulullah: “Oruç tut, ona denk gelen bir şey yoktur.” dedi. Tekrar ona: “Bana bir şey yapmamı emret!” dediğimde: “Oruç tut, ona denk gelen bir şey yoktur.” dedi." (Ahmed 22149, Nesai 4/165, Elbani sahih dedi)

Takvayı güçlendiren diğer hususlardan biri de:

Takva sahiplerinin ahlakıyla ahlaklanmak. Yüce Allah şöyle dedi:  

“İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmenizden ibaret değildir. Asıl iyilik; Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir.” (Bakara 177)

Rabbinizin bağışına, genişliği göklerle yer arası kadar olan ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmış bulunan cennete koşun. Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah, iyilik edenleri sever. Ve onlar 'çirkin bir hayasızlık' işledikleri ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah'ı hatırlayıp hemen günahlarından dolayı bağışlanma isteyenlerdir. Allah'tan başka günahları bağışlayan kimdir? Bir de onlar yaptıklarında (kötü şeylerde) bile bile ısrar etmeyenlerdir. Onların mükafatları Rableri tarafından bağışlanmak ve içinde sonsuza kadar kalacakları altından ırmaklar akan cennetlerdir. Çalışanların mükafatları ne güzeldir!” (Âli İmran 133-136)

Diğer husus da:

Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’in sünnetine bağlı kalmak ve bid’atlardan uzaklaşmak. Yüce Allah şöyle dedi:

“İşte bu, benim dosdoğru yolum. Artık ona uyun. Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar sizi parça parça edip O’nun yolundan ayırır. İşte size bunları Allah sakınasınız diye emretti.” (Enam 153)

“Bunlar, Allah’ın koyduğu sınırlardır. Bu sınırlara yaklaşmayın. Allah, kendine karşı gelmekten sakınsınlar diye âyetlerini insanlara böylece açıklar.” (Bakara 187)

Diğer hususlardan biri de:

Allah’ın kâinatta yarattığı âyetleri ve kanunları düşünmek. Yüce Allah şöyle dedi:

“Şüphesiz gece ve gündüzün art arda değişmesinde, Allah’ın göklerde ve yeryüzünde yarattığı şeylerde, Allah’a karşı gelmekten sakınan bir toplum için pek çok deliller vardır.” (Yunus 6)

“İşte böylece biz onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik ve Allah’a karşı gelmekten sakınsınlar yahut onlara bir uyarı versin diye onda tehditleri teker teker sıraladık.” (Taha 113)

Takvayı pekiştiren diğer etkenlerden birkaçı da:

Allah’ı çokça zikretmek ve Kur’an okumak.

İyiliği hatırlatan salih insanlarla arkadaşlık yapmak.

Kötü ve bidat ehli insanlardan uzaklaşmak.

Alim, zahit, salih ve mümin takva ehli olan şahsiyetlerin hayatlarını okumak.

İkincisi:

Akıllı olan kimse Allah ile buluşmaya hazırlık için her anını değerlendirir. Çünkü ne zaman öleceğini bilmez. Bu durumda kusurlarını telafi edemez. Ve pişmanlığın fayda vermeyeceği bir günde pişman olacaktır.

Her insan kıyamet gününde “ömrünü ve gençliğini nasıl geçirdiği” hususunda sorguya çekilecektir. (Tirmizî 2416)

Sağlık ve boş vaktin bulunmasının değeri ancak kaybettikten sonra bilinir. Bu nedenle Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle dedi: “İki nimet vardır ki, insanların çoğu bu nimetleri kullanmakta aldanmıştır: Sağlık ve boş vakit.'' (Buhari 6412)

Aldanma bir alışverişte kaybetmektir. Yani istifade etmemek ve kaybetmek anlamına gelir. İnsanın sağlığını ve boş vaktini hem dünya hem ahirette fayda vermeyecek hususlarda geçirmesi en büyük kayıptır.

Akıllı olan kimse karşılaşacağı büyük güne hazırlık yapar. Dünyada karşılaştığı her türlü yorgunluk ahirette onun için istirahat ve güzel karşılık olarak dönecektir. Aynı şekilde dünyada işlenen her günah affedilmediği takdirde ahirette pişmanlık ve azaptır.

En iyisini Allah bilir.

Kaynak: İslam Soru-Cevap Sitesi