Allah’a hamd olsun.
Abdest ve gusülde suyun vücuda ulaşmasını engelleyen her türlü unsuru gidermek vaciptir. Böylece yıkama hususunda Allah’ın şu ayette emri yerine getirilmiş olur:
“Ey iman edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi ve -başlarınıza mesh edip- her iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın.” (Maide/6)
Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem, Ebu Zerr’e şöyle demiştir: “Suyu bulduğunda vücuduna ulaştır, bu hayırdır” (Ebu Davud 332)
Her hangi bir uzvunda suyun derisine ulaşmasını engelleyen bir şey olduğu halde abdest alırsa, o uzvu yıkamış sayılmaz.
Bu konuda kriter şudur:
Vücudta, tırnak ojesi ve bazı boyalar gibi yoğunluğu olan maddeler bulunduğu takdirde bunları gidermek vaciptir. Zeytinyağı şampuan veya sabun gibi yoğunluğu olmayan maddeleri ise gidermek şart değildir. Çünkü genellikle suyla yıkandığında bunlardan eser kalmaz. Hissedilen yumuşaklık ise onlardan kalan iz olup olumsuz etkisi yoktur.
Nevevi Rahimehullah şöyle dedi: “Bazı uzuvlarında mum, hamur, kına vb. gibi maddeler bulunmasıyla birlikte suyun derisine ulaşmasını engelliyorsa az veya çok olsun fark etmeksizin tahareti geçerli değildir. Şayet kınanın sadece rengi veya yağın eseri kalırsa sakıncası yoktur.
İbn Ata el Bekri Rahimehullah şöyle dedi:
Kazımakla giderilmeyen kına ve mürekkep gibi iz ve renklerde sakınca yoktur. (İane el Talibin 1/35)
Bu bağlamda derinin yumuşaklığına aldırma ve suyun ulaşmasına engel teşkil ettiğini düşünme. Şayet hissettiğiniz şey sabun olsa bile bir engel teşkil etmez. Ayrıca bu konuda aşırı terleme olması veya olmaması hükmü değiştirmez. Ancak taharet konusunda vesveseden kaçınmak gerekir.
En iyisini Allah bilir.