Cuma 21 Cemaziyel-Evvel 1446 - 22 Kasım 2024
Türkçe

Tilavet Secdesi Ve Secde İçin Abdestli Olmak

Soru

Tilavet secdesi için taharet şart mı? Namazda veya namaz dışında secde için eğildiğinde ve kalktığında tekbir getirir mi? Sahih rivayete göre secdede ne okunur? Namaz dışında secde sonunda selam vermek meşru mudur?

Cevap metni

Allah’a hamd olsun.

Alimlerin tercihli görüşüne göre tilavet secdesi için taharet şart değildir. Secde için eğilme ve kalkmada tekbir gerekmediği gibi selam vermek de gerekli değildir.

Ancak secdenin başında tekbir getirmek meşrudur. Zira İbn Ömer Radiyallahu anhu rivayetinde zikredilmiştir.

Tilavet secdesi namazda ise eğildiğinde ve secdeden kalktığında tekbir getirmek gerekir. Nitekim Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem namazda her eğilme ve kalkmada tekbir getirirdi. Hadiste: “Namaz kıldığımı gördüğünüz gibi kılın” rivayet edilmiştir. (Buhari 595) hadislerin genel ifadesi gereğince namaz secdesinde olan dualar tilavet secdesi için de meşrudur. Allah’ım sana secde ettim, sana iman ettim, "Yüzüm; gücü ve kuvveti ile yüzümü yaratan, ona şekil veren, onda göz ve kulak açan (Allah)a secde ettim. Takdir eden ve şekil verenlerin en güzeli olan Allah'ın bereketi pek çoktur."(Muslim 1290)

Ali Radiyallahu anhu’dan rivayet edildiğine göre şöyle dedi: Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem bu duayı namaz secdelerinde söylerdi.

Ayrıca tilavet secdesine şöyle dua ettiği rivayet edilmiştir: “Allah’ım bu secdeden dolayı bana katından sevap yaz secde sebebiyle benden günahımı kaldır. Onları katında bana azık olması için sakla, onu kulun Dâvûd’tan kabul ettiğin gibi benden de kabul et.” (Tirmizi 3424)

Bu konuda vacip olan namaz secdesinde olduğu gibi “Subhane rabbiye el Ala” demektir. Bundan fazlası zikir ve dua mustehaptır.

Namaz içinde ve dışında tilavet secdesi sünnet olup vacip değildir. Bunu ifade eden Zeyd bin Sabit’in Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’den rivayet ettiği hadis ve Ömer Radiyallahu anhudan rivayet edilen anlamlar mevcuttur.

En iyisini Allah bilir.

Kaynak: Mecmu Fetava Şeyh İbn Baz 11/406